Özet
İnsanlar, tarihin en eski devirlerinden beri hastalık ve çeşitli kazalar sonucunda meydana gelen yaralanmaları iyileştirmek maksadıyla çevrelerindeki bitki, hayvan ve madenlerden yararlanmaya çalışmışlardır. Onların bu bitmez tükenmez çabaları bazen olumlu bazen de olumsuz sonuçlar doğurmuş olsa da sonuç olarak doğada var olan birçok basit ilacı veya diğer adıyla drogu tanımalarına ve bu alanda önemli bir deneyim kazanmalarına vesile olmuştur. Eskiçağ insanlarının sağlıkla ilgili problemleri sadece bedensel hastalıklarla, kaza ve savaşlar sonucunda meydana gelen yaralanmalardan ibaret değildi. İlkel hayatın gereği doğayla iç içe olduklarından azık arama çabaları esnasında birçok zehirli hayvanlarla karşılaşıyorlardı. Hatta daha kolay avlayabildikleri ve günümüzde evcilleşmiş hayvanları bulamadıklarında, yılan, kertenkele, keler, akrep türünden zehirli hayvanları günlük menülerine katmak zorunda kalıyorlardı. İşte bu çetin ve bir o kadar da tehlikeli avlanma esnasında onların birçoğu, ya hayatını kaybediyordu ya da tesadüf eseri hayatta kalıyordu. İlkel dönemlerin akabinde gelen daha ilerlemiş dönemlerde insanlar ve devletlerarası rekabetin ortaya çıkardığı siyasî, ekonomik ve sosyal birçok sebepten dolayı doğal olarak veya çeşitli işlemler sonucunda hazırlanan zehirler, suikast silahı olarak kullanılmaya başlanmıştır. İşte çalışmamızın ana konusunu teşkil eden ve birçok drogdan hazırlanmış olan ortaçağların meşhur ilacı tiryakın, bir panzehir veya diğer adıyla bir antidot olarak tarih sahnesine çıkışı da yukarıda serdetmeye çalıştığımız anılan iki olay (zehirli hayvanların sokması ve zehrin bir öldürme silahı olarak kullanılması) vesilesiyle geçekleşmiştir.
Bu çalışmada kaynakların sunmuş olduğu bilgiler çerçevesinde tiryak adlı antidot bütün yönleri ele alınmaktadır. Ancak birçok drogun yer aldığı bu çetrefilli bileşik ilacın antikçağlardan ortaçağlara ve hatta yakın çağlara kadar devam eden şöhreti belki de bileşiminde uyuşturucu özelliği ile tanınan afyon maddesinin yer alması nedeniyle çağımızda bu şöhretini kaybetmiştir. Buna rağmen "tiryaki" telaffuzuyla hala dilimizde anıları yaşatılmaktadır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 30, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 6 Issue: 2 |