Bu
çalışmamızda, modern felsefenin öncüllerinden olan John Locke’un felsefesinde
töz problemini incelemeyi amaçladık. O, 17. yüzyılın üç büyük rasyonalist
filozofu Descartes, Spinoza ve Leibniz’in aksine realist ve ampirist bir
filozof olarak ön plana çıkmıştır. Locke, bir metafizikçi olmamasına rağmen,
töz problemini, çağının felsefi atmosferinin ve özellikle de epistemolojisinin
bir sonucu olarak tartışmıştır. Bu bağlamda o, töz idesini, bilginin kaynağı,
ölçütü, kapsamı, sınırları ve gerçekle olan bağıntısını belirmek için
araştırmıştır. Locke’a göre, Descartes, Spinoza ve Leibniz gibi filozofların
iddia ettiği gibi, zihnimizde doğuştan töz idesi yoktur. Töz fikri zihnimizde
sonradan basit idelerin bileşmesiyle oluşmuştur. O, töz tartışmasında
Descartes’ın ontolojisinden ayrılmasına rağmen, onun üçlü töz öğretisini
benimsemiştir. Locke’da da birincil nitelikte töz ve ikincil nitelikte töz
olmak üzere üç tür töz vardır. Birincil nitelikte töz Tanrı, ikincil nitelikte
tözler ise ruh ve maddedir. Zihinde her üç töz idesi de doğuştan değildir.
Tanrı idesine duyularımız, algılarımız, aklımız, ideler, çıkarım ve özellikle
ahlak kurallarından hareketle ulaşırız. Tanrı, “yokluktan varlık ve varoluş
üretilemez” ilkesinin bir sonucu olarak, ilksiz-sonsuz ve zorunlu bir varlık
olarak vardır. Tinsel bir varlık olan ruh töz idesi, zihnimizde, düşünme,
anlama, isteme, bilme gibi basit idelerin bileşimi sonucu oluşmuştur. Ruh töz
idesinin özellikleri düşünme, hareket ettirme gücü ve özgürlüktür. Madde töz
idesi ise duyusuz, algısız, düşünemeyen ve kendiliğinden hareketi olmayan bir
tözdür. Maddeye düşünme ve hareket etme gücünü veren Tanrı’dır. Maddi töz
idesinin özelliği ise yer kaplamadır. Maddede, düşünme, duyumsama, algılama,
irade ve özgürlük yoktur. Böylelikle Locke, töz probleminin çözümüne rasyonalizmin
aksine realist ve ampirik bir bakış açısı getirmiştir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Philosophy |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | July 22, 2019 |
Acceptance Date | June 12, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 |