Man of our age, with the communication technology he developed, seems to have succeeded in the impossible and brought the whole world, even the universe, into direct contact. While these dizzying developments in the field of communication carry humankind into a different dimension and location from other entities in history, they indirectly show us the extent to which “imagination”, which is indeed an important faculty inherited from ancestors, could force the limits of mind. This also suggests, though unconsciously many times, that by using his mind he turns his imagination into reality, thus proving that “mind” and “imagination”, which have been excluded by rigidly rationalist and phenomenological circles and considered by them as two opposite irreconcilable concepts, are indeed two inseparable parts of a whole. Power of imagination, neither prehistoric nor modern man could lay aside, still exists in the modern-day human nature as it did in the past, though for different purposes and in different dimensions; in this context, it either updates the old mythical stories or continues to create new myths and mythical stories, depending on the conditions of its era. For this quality is an inseparable part of the universality of man. Through the images and symbols concealed in them, they are used in multi-cultural communication and in many different fields and maintain their importance.
Çağımız insanı geliştirdiği iletişim teknolojisiyle adeta olmaz denileni başarmış, bütün dünyayı, hatta evreni insanın ayağına kadar getirmiştir. İletişim alanındaki bu baş döndürücü gelişmeler insanoğlunu tarihsel süreç içinde diğer varlıklardan farklı bir boyut ve konuma ulaştırırken aslında atalarından ona miras kalan çok önemli bir yetinin: "düş gücü"'nün aklın sınırlarını ne kadar zorlayabileceğini de dolaylı yollardan bize gösterir. Kurduğu düşü aklını kullanarak gerçeğe dönüştürmekte, böylece bazı katı akılcı ve olgucu bilim çevrelerinin dışladığı, asla bağdaşmaz dediği karşıt iki kavramın: "akıl ve düş gücü’"nün aslında bir bütünün nasıl ayrılmaz iki parçası olduğunu çoğu kez farkında olmadan ortaya koyar. Gerek tarih öncesi yaşayan ilkel insanın, gerekse tarih sonrası modern insanın vazgeçemediği düş gücü geçmişte olduğu gibi farklı amaç ve boyutlarda da olsa günümüz insanının doğasında varlığını sürdürmekte ya eski mitsel öyküleri güncellemekte ya da çağının koşullarına göre yeni mitler ve mitsel öyküler yaratmayı sürdürmektedir. Zira bu özellik insanın evrenselliğinin ayrılmaz bir parçasıdır. İçlerinde sakladıkları imge ve simgeler aracılığıyla kültürlerarası iletişimde ve değişik birçok alanda kullanılmakta ve önemlerini korumaktadırlar.
Other ID | JA98US48RV |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | March 1, 2010 |
Published in Issue | Year 2010 Issue: 5 |