Öz : İkinci Dünya Savaşı sonrasında oluşan uluslararası sistem hem toplumların yaşam biçimleri hem de devletler arasındaki ilişkiler bakımından önceki dönemlere göre farklılıklar göstermiştir. Nitekim savaş sonrası ABD’nin dış politikalarında değişikliğe gidilmiş ve Monroe Doktrini’nden vazgeçilmiştir. Özellikle 1945 sonrası aktif yayılmacı, emperyalist politikaları takip etmiş olan Sovyetler Birliği, uluslararası sistemde ve politikalarda belirleyici ve yön veren güçlerden biri haline gelmiştir. Bunun sonucunda çift kutuplu sistem olarak adlandırılan Soğuk Savaş Dönemi de başlamıştır. Sovyetler Birliği’nin komünizm fikrini dünya geneline yayma gayesine karşın ABD, çevreleme politikaları ile uluslararası politikaya doktrin ve ideoloji unsurlarını getirmiştir. Sovyetler Birliği’nin yayılmacı politikalarına karşı olan devletler ABD’nin liderliğindeki Batı Bloğu’na yönelmiş bu durum sonucunda, Batı ve Doğu Bloğu olarak iki blok ortaya çıkmıştır. Soğuk Savaş döneminde sömürgecilik büyük oranda ortadan kalkmıştır ve Üçüncü Blok, Üçüncü Dünya ya da Bağlantısızlar Bloğu denilen yeni güçler uluslararası politikada yerini almıştır. Nitekim yine bu dönemde ekonomi daha da önemli bir hale gelmiştir. Siyasal kuvvet dengesi, güvenlik, barış konularıyla ilgilenen dünya devletleri bu dönemde ekonomik kalkınma ve daha iyi bir yaşam düzeyine kavuşma gibi konulara yönelmiştir. İki blok arasında yaşanan, bu yarış dünya devletlerinin ideolojilerini ve dış politikalarını oldukça etkilemiştir. Bu yarış, sadece politikalar alanında kalmamış ekonomi, uluslararası ticaret, finansal sistemler ve krizlere kadar oldukça kapsayıcı alanlara yayılmıştır. Ayrıca Irak’ın dünya petrol üretim ve ticaretinde sahip olduğu önemli konum nedeni ile ülkede oluşacak herhangi bir kriz veya istikrarsızlığın dünya ekonomisini de etkileyeceği açıkça ortadadır. Öyle ki Irak, Türkiye’nin komşusu olarak da bölgesel güvenlik ve strateji açısından öneme sahiptir. Bu bağlamda Irak-Türkiye ilişkileri, uluslararası sistemde iki blok tarafından da mercek altına alınmıştır. Özellikle ABD’nin Irak, Lübnan ve Ürdün; Sovyetler Birliği’nin de Suriye ve Mısır üzerindeki etkisi Türkiye-Irak ilişkilerindeki dış politikanın şekillenmesinde rol oynamıştır. ABD’nin öncülüğünde ve Türkiye’nin girişimiyle oluşturulan Bağdat Paktı ile bölgede denge ve istikrar sağlanmak istenmiş olsa da 1958 Irak Darbesi ile bu Pakt başarısız olmuş ve yeni adıyla dönüşüme uğramıştır. Bu bilgiler ışığında bu makalede Bağdat Paktı sonrası 1958 Irak Darbesi ile değişen bölgesel ve uluslararası sistemin Türkiye-Irak ilişkilerine etkisi incelenecektir.
Abstract: The international system that emerged in the aftermath of the Second World War differed from previous periods both in terms of the way societies lived and the relations between states. As a matter of fact, the foreign policies of the USA changed after the war and the Monroe Doctrine was abandoned. The Soviet Union, which had pursued active expansionist and imperialist policies especially after 1945, became one of the decisive and guiding powers in the international system and policies. As a result, the Cold War Period, which is called the bipolar system, began. Despite the Soviet Union's aim to spread the idea of communism across the world, the United States brought doctrine and ideology to international politics with its containment policies. States opposed to the expansionist policies of the Soviet Union turned towards the Western Bloc led by the United States, and as a result, two blocs emerged as the Western and Eastern Blocs. During the Cold War period, colonialism was largely abolished and new powers called the Third Bloc, the Third World or the Non-Aligned Bloc took their place in international politics. As a matter of fact, economy became even more important in this period. The states of the world, which were concerned with the political balance of power, security and peace, turned to issues such as economic development and achieving a better standard of living. This race between the two blocs had a significant impact on the ideologies and foreign policies of the world states. This competition was not only in the field of politics, but also in the fields of economy, international trade, financial systems and crises. In addition, due to Iraq's important position in world oil production and trade, it is clear that any crisis or instability in the country will also affect the world economy. In fact, Iraq, as Türkiye 's neighbor, is also important in terms of regional security and strategy. In this context, Iraq-Türkiye relations have been scrutinized by both blocs in the international system. In particular, the US influence on Iraq, Lebanon and Jordan, and the Soviet Union's influence on Syria and Egypt played a role in shaping the foreign policy in Türkiye-Iraq relations. Although the Baghdad Pact, which was created under the leadership of the United States and with the initiative of Türkiye, was intended to provide balance and stability in the region, this Pact failed with the 1958 Iraqi coup d'état and was transformed under its new name. In the light of this information, this article will examine the impact of the changing regional and international system after the Baghdad Pact and the 1958 Iraqi coup on Türkiye-Iraq relations.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Ortadoğu Çalışmaları, Türk Dış Politikası, Uluslararası İlişkiler (Diğer) |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 23 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 28 Ekim 2024 |
Kabul Tarihi | 2 Aralık 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 8 Sayı: 4 |
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.