Abstract
Bireyin hayatında travmatik bir yaşantının söz konusu olması, yalnızca yaşantıya doğrudan maruz kalan bireyi değil, bireyin ilişkide bulunduğu kişileri de etkileyebilmektedir. Travmaya birincil maruziyet ile ikincil maruziyet karşısında verilen tepkilerin birbiriyle oldukça benzeştiği öne sürülmektedir. Birincil maruziyette algılanan tehdit özneye yönelik iken, ikincil maruziyette tehdit etkileşimde bulunulan bir kişinin travmatik yaşantısı ile ilişkilidir. Travmaya ikincil olarak maruz kalmış birey de travmatik olayın odak noktası olan kişinin deneyimlediği gibi, yeniden yaşama, kaçınma, artmış uyarılma belirtileri gösterebilir ve günlük hayatını sürdürmekte zorluk yaşayabilir. Kısacası, örseleyici olay dolaylı yoldan maruz kalan birey üzerinde de en az birincil maruziyeti yaşamış kişi kadar etki bırakabilir. Bununla birlikte, meslek elemanlarının birtakım önlemler alarak ikincil travmatik stresin olumsuz etkilerinden korunmaları mümkündür. Bu yazıda, travmatik yaşantıları olan bireylere, travma anında veya sonrasında müdahalede bulunan meslek elemanlarının yaptıkları yardım davranışı sonucunda deneyimledikleri ikincil travmatik stres ve ikincil travmatik stres bozukluğu konu edilmiştir. Bu amaç kapsamında, konu ile ilişkili kuramsal çerçeve ve ilgili araştırmaların bulguları sunulmuş ve ikincil travmatik stresin olumsuz etkilerinden korunmaya yönelik bilgilere yer verilerek, söz konusu meslek elemanlarını etkileyebilecek nitelikte olan ikincil travmatizasyonun önemini vurgulamak amaçlanmıştır.