Türk hukukunda yabancılık unsuru olan bazı hallerde teminat yatırma mükellefiyeti öngörülmüştür. İnceleme konumuz yabancıların Türkiye’de açacakları veya katılacakları davalarda veya başlatacakları icra takiplerinde teminat gösterme mükellefiyetine ilişkindir. Son yıllarda Suriye’de yaşanan olaylar nedeniyle milyonlarca Suriye Arap Cumhuriyeti vatandaşı, sınırları aşarak Türkiye’ye girmiştir. Bu kişilerin ülkelerindeki olaylar neticesinde Suriye’ye dönemiyor olmaları sebebiyle, Türkiye’deki kalışlarının da hukukî bir çerçeveye oturtulması ihtiyacından dolayı 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu ile birlikte hukukumuza geçici koruma statüsü girmiştir. Bu çalışmada Adana Bölge Adliye Mahkemesi’nin 1951 tarihli Mültecilerin Hukuki Durumuna İlişkin Cenevre Sözleşmesi’ndeki hükümlerin, geçici koruma altındakilere kıyasen uygulanıp uygulanmayacağına ilişkin kararı incelenmiştir. İncelediğimiz Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi kararında, gerek Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nda gerekse de ilgili Yönetmeliklerde geçici koruma statüsü sahiplerinin teminat gösterme mükellefiyetinden muaf tutulacaklarına ilişkin herhangi bir hüküm olmamasına rağmen, 1951 tarihli Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Cenevre Sözleşmesi’nin geçici koruma statüsü sahiplerine kıyasen uygulanarak, bu kişilerin Türkiye’de açacakları veya katılacakları davalarda veya başlatacakları icra takiplerinde teminat gösterme mükellefiyetlerinin bulunmadığına karar verilmiştir. Bu karar incelenirken Türk hukukundaki teminat mükellefiyetinin ne olduğu ve amacı ile bu mükellefiyetten muaf tutulabilecek haller göz önünde bulundurulmuştur. Göz önünde bulundurulan bir diğer konu ise, Türkiye’nin gerek Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu ve ilgili Yönetmeliklerdeki geçici koruma statüsü sahiplerine gerekse de mültecilere bakış açısıdır.
Geçici koruma statüsü Mülteci Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Cenevre Sözleşmesi Teminat gösterme zorunluluğu Teminat gösterme zorunluğundan muafiyet
For some cases with a foreign element, the obligation of cautio judicatum solvi before applying to the courts has been accepted into Turkish law. The subject of this review mainly focuses on the exemption from cautio judicatum solvi for foreigners when they apply to courts and enforcement offices. Due to the developments and events in the Syrian Arab Republic over the past years, millions of Syrian citizens have crossed the borders and entered Türkiye. Because they are unable to return home due to the ongoing events in Syria and thus the need exists for establishing a legal framework regarding their presence in Türkiye, temporary protected status has been accepted into Turkish Law through the Code on Foreigners and International Protection (Law No. 6458). This review focuses on a decision rendered by the 3rd Civil Chamber of the Adana Regional Court regarding the applicability of the exemption rule in the 1951 Refugee Convention to citizen refugees from the Syrian Arab Republic. The decision rendered by the 3rd Civil Chamber of the Adana Regional Court accepts the application of the 1951 Refugee Convention to those holding temporary protected status and has declared them to be exempt from cautio judicatum solvi, as Turkish legislation lacks any such regulation. While reviewing this decision, the study will consider the scope and aim of cautio judicatum solvi in Turkish law, as well as the possibilities for exemption from such an obligation. The study will also examine the view in Turkish law toward refugees and those holding temporary protected status through the Code on Foreigners and International Protection and other such relevant regulations.
Temporary protected status Refugee 1951 Refugee Convention cautio judicatum solvi Exemption from cautio judicatum solvi
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Law in Context |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Early Pub Date | May 5, 2023 |
Publication Date | July 19, 2023 |
Submission Date | November 16, 2022 |
Published in Issue | Year 2023 |