Recently, it is decidedly obvious that the strong relationship between sustainable urbanization process and disaster risk management process has not been fully established in Turkey. Natural and anthropogenic disasters are considered as one of the most important factors that affect the sustainability of world-wide development policies when presumptive losses (life, property, urban facilities, etc.) are taken into account. The disaster risks which are calculated using different methods at the strategic and operational levels can lead to these losses especially in urban areas where dense population lives. For this reason, it is often stated that priority should be given to Risk Management and Emergency Planning issues both in academic writing and policies in application examples.
Generally, the main aim of Risk Management is to eliminate and manage predictable and unpredictable uncertainties for urban residents and decision-makers in urban areas. It is not easy to deal with disasters whose frequency and impact cannot be fully measured in accordance with the principles of ‘minimum loss’ and ‘appropriate intervention without any trouble’. This difficulty manifests itself more especially in cities where dense population and built environment exist. From this point of view, it can be said that a successful Risk Management process has a crucial importance in urbanization processes in order to prevent possible losses of life, property and urban facilities. To sum up the process of Risk Management, this process includes three main steps: The identification of disadvantaged urban areas systematically in order to construction conditions and also the presence of gathering areas for the usage of citizens after disaster case; the determination of appropriate methods according to the type of disaster in order to reduce possible damages and increase urban resilience; finally the development of risk policies and strategies with a multidisciplinary approach.
It is observed that disasters are increasing in frequency, violence and number recently. Therefore, information and communication technologies such as Internet of Things (IoT), Geographic Information Systems (GIS), Remote Sensing (UA), Radio Frequency Identification Systems (RFID), Artifical Intelligence (AI), sensors, robots and smart systems, etc. meet the expectations of decision-making mechanisms in theoretical and practical studies aimed at developing strategies for solving multi-criteria problems. The possibilities offered by technology and its tools allow you to design a system focused on Risk Management and analyze multidisciplinary and multi-layered studies with the data provided. While these possibilities are considered in the context of creating databases and conducting intelligent queries, it can be seen easily that information technologies’ tools are important for the Risk Management process.
The main purpose of the study is to emphasize the importance of disaster risk analysis in order to ensure urban resilience and also to eliminate the uncertainties of the risk phenomenon within the scope of Risk Management. Moreover, the examination of national application examples related to different disaster risks is aimed in this study. For the Risk Management processes, taking the right steps are crucial such as preventing losses that may occur after a possible disaster and correctly intervening in the right place at the right time. Under the guidance of this importance, using real-time data through technology and making realistic predictions about disaster risks will be the right steps
Disaster Risk Risk Management Sustainable Urbanisation Information and Communication Technologies (ICT) Geographical Information Systems (GIS)
Sürdürülebilir kentleşme süreci ile afet risk yönetimi süreci arasındaki güçlü bağlantının Türkiye’de yakın zamana kadar tam anlamıyla kurulmadığı ve/veya kurulamadığı açıkça ortadadır. Stratejik ve operasyonel seviyelerde farklı yöntemler kullanılarak hesaplanan afet risklerinin özellikle nüfusun yoğun olarak yaşadığı kentsel alanlarda yol açabileceği can, mal ve donatı kayıpları dikkate alındığında, dünya genelinde kalkınma politikalarının sürdürülebilirliğini etkileyen en önemli faktörlerden biri sayılan doğal ve beşeri afetlere ilişkin Risk Yönetimi ve Sakınım Planlaması konularına öncelik verilmesi gerektiği hem akademik yazında hem de uygulama örneklerine ilişkin geliştirilen politikalar aracılığıyla sıklıkla ifade edilmektedir. Genel itibariyle, Risk Yönetiminin amacı, kentsel alanlarda yaşanabilecek öngörülebilen ve öngörülemeyen belirsizliklerin kentliler ve karar mekanizmaları için giderilmesi ve yönetilebilmesidir. Sıklığı ve etki alanı tam olarak ölçülemeyen afetlerle ‘minimum kayıp’ ve ‘aksaklığın yaşanmadığı yerinde mühadale ilkeleri doğrultusunda baş etmek hiç kolay değildir. Özellikle nüfusun ve yapılaşmanın yoğun olduğu kentlerde bu zorluk kendini daha fazla göstermektedir.
Bu noktadan hareketle denilebilir ki, başarılı bir Risk Yönetim süreci olası can, mal ve donatı kayıplarının önüne geçilebilmesi adına kentleşme süreçlerinde hayati önem taşımaktadır. Yapılaşma koşulları ve afet sonrası kullanıma uygun alanların varlığı bakımından kırılgan kentsel bölgelerin sistematik biçimde tespit edilmesi, olası zararların azaltılması ve kentsel dirençliliğin artırılması adına afet türüne göre uygun yöntemlerin belirlenmesi ve çok disiplinli bir çatı altında afet öncesine ilişkin strateji ve politikaların geliştirilmesi şeklinde bu süreci özetlemek mümkündür. Afetlerin sıklık, şiddet ve sayıca artış göstermekte olduğu günümüzde, çok kriterli problemlerin çözümüne yönelik stratejiler geliştirmeyi amaçlayan teorik ve uygulamalı çalışmalarda karar mekanizmalarının beklentilerini Nesnelerin İnterneti (IoT), Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS), Uzaktan Algılama (UA), Radyo Frekans Tanımlama Sistemleri (RFID), yapay zeka, sensörler, robotlar ve akıllı sistemler gibi bilgi ve iletişim teknolojilerinin (BİT) karşıladığı gözlemlenmektedir. Bu araçların sunduğu olanaklar, güncel veri tabanlarının oluşturulması ve akıllı sorgulamalar yapılması bağlamında düşünülünce, Risk Yönetimi odaklı bir sistem tasarımı yapmak ve temin edilen verilerle çok disiplinli ve çok katmanlı çalışmalarda farklı içerikte analizler yapılmasına fırsat vermektedir.
Bu çalışmada, Risk Yönetimi kapsamında kentsel dirençliliğin sağlanması ve risk olgusunun belirsizliklerinin giderilmesi için afet risk analizlerinin önemine vurgu yapılması ve bu doğrultuda farklı afet risklerine ilişkin ulusal uygulama örneklerinin incelenmesi amaçlanmaktadır. BİT aracılığıyla gerçek zamanlı verilerin kullanılması ve afet risklerine yönelik gerçekçi tahminlerin yapılması, olası bir afet sonrasında meydana gelebilecek kayıpların önlenmesi ve doğru zamanda doğru yere doğru şekilde müdahale edilmesi gibi hayat kurtaran adımlar atılmasına vesile olacaktır.
Afet Riski Risk Yönetimi Sürdürülebilir Kentleşme Bilgi ve İletişim Teknolojileri (BİT) Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS)
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Architecture |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2022 |
Acceptance Date | June 27, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 |