The concepts of climate change and governance are often associated which are today’s current problems. This conceptual relationship that can be discussed at different levels makes important contributions in solving possible problems and also in successfully coordinating the process. These possible problems may occur in decision making processes which have been followed in the global, regional and local levels. While the paradoxical situation is closely observed between natural and built- environment factors, it can be said that the need for innovative approaches to making urban areas more resistant to climate change is increasing over time due to the influence of many externalities.
Before the 1950s, when population mobility was high worldwide and the impact of greenhouse gas emissions was felt more, the vast majority of the population (more than 70%) lived in rural areas. After these years, urban areas have become important centers of attraction and there has been a rapid population accumulation process (close to 70%) in urban areas. Various negativities have emerged at the end of this process such as the intensive use of fossil fuels, changes in land use patterns as a result of migration, the destruction of natural areas, etc. There are important steps that can be taken at the local level both to reduce the climate change effects by reducing the resource consumption per capita and to carry out the climate change governance process more effectively in urban areas. As examples for these steps, the governance styles are the management of local governments their own actions as consumers and role models, the management of local governments as facilitators, the management of local governments by providing services as suppliers and finally the management of local governments as regulators.
The effective management mechanism is local governments at the urban level and urban management processes have a multi-stakeholder structure. So, it is clear that the development of the necessary policies and strategies on adaptation to climate change has become a priority task of local governments. From this viewpoint, the concept of climate change governance has been discussed within the scope of this study which is one of the current discussion areas nowadays. In addition, the international and national developments on climate change and the relationship between the urban planning discipline and climate change governance are evaluated. According to the examinations and assessments, it can be said that the efforts carried out by the central government will not be able to become fully effective and feasible in urban areas without the support and contribution of local governments in the process of adaptation to climate change. A similar situation applies to steps taken through cooperation at the international and national level. The 21st century has brought to the agenda the conditions in which cities compete. So it is clear that there can be no locally independent climate change governance.
Günümüzün güncel küresel sorunlarından biri olan iklim değişikliği ve yönetişim kavramları sık sık ilişkilendirilmektedir. Farklı düzeylerde ele alınabilecek bu kavramsal ilişki, küresel, bölgesel ve yerel düzeyler arasında yürütülen ve takip edilen karar alma süreçlerinde yaşanabilecek olası problemlerin çözülmesinde ve sürecin başarıyla koordine edilmesinde önemli katkılar sağlamaktadır. Doğal ve yapılı çevre unsurları arasında gözlenen çelişkili durum yakından incelendiğinde denilebilir ki, pek çok dışsallığın (endüstriyel üretim süreçleri, yoğun yapı ve nüfus birikimi, çevresel sorunlardaki artış ve çeşitlilik, mevsimsel anomaliler, doğal nitelikli alanların tahribi, vb.) etkisiyle kentsel alanların iklim değişikliği karşısında daha dirençli hale getirilmesi üzerine yenilikçi yaklaşımlara duyulan ihtiyaç zaman içerisinde artmaktadır.
Dünya genelinde nüfus hareketliliğinin fazla olduğu ve sera gazı emisyonlarının etkisinin daha fazla hissedildiği 1950’li yıllar öncesinde nüfusun büyük çoğunluğu (%70’ten fazla oranda) kırsal alanlarda yaşamını sürdürmekte iken, bu yıllar sonrasında (%70’e yakın oranda) kentsel alanlar önemli birer cazibe merkezi haline gelmiştir ve hızlı bir nüfus birikim süreci yaşanmıştır. Bu sürecin sonunda yoğun fosil yakıt kullanımı, yaşanan göçler sonucunda arazi kullanım deseninde meydana gelen değişimler, doğal alanların zamanla yok edilmesi, vb. gibi çeşitli olumsuzluklar ortaya çıkmıştır. Hem kentsel alanlarda kişi başına düşen kaynak tüketiminin azaltılması yoluyla iklim değişikliğinin etkilerinin azaltılması hem de iklim değişikliği yönetişimi sürecinin daha etkin biçimde yürütülmesi adına yerel düzeyde atılabilecek önemli adımlar mevcuttur. Tüketici ve rol model olarak yerel yönetimlerin kendi eylemlerini yönetmesi, kolaylaştırıcı olarak yerel yönetimlerin imkân vererek yönetmesi, tedarikçi olarak yerel yönetimlerin hizmet vererek yönetmesi ve düzenleyici olarak yerel yönetimlerin düzenleme yaparak yönetmesi gibi yönetişim tarzları bu adımlara örnek verilebilir.
Kentsel düzeyde etkin yönetim mekanizmasının yerel yönetimler olduğu ve kentsel yönetim süreçlerinin çok paydaşlı bir yapıya sahip olduğu düşünülürse, iklim değişikliğine uyum ve adaptasyon konularında gerekli politika ve stratejilerin geliştirilmesinin yerel yönetimlerin öncelikli görevlerinden biri haline geldiği açıktır. İşte bu noktadan hareketle, son dönemin güncel tartışma alanlarından biri olan iklim değişikliği yönetişimi kavramı bu çalışma kapsamında ele alınmış olup, iklim değişikliği konusundaki uluslararası ve ulusal gelişmeler ile kentsel yönetim sürecinde iklim değişikliği yönetişimi ile şehir planlama disiplininin ilişkisi değerlendirilmiştir. Yapılan incelemeler ve değerlendirmeler ışığında denilebilir ki, iklim değişikliğine uyum ve adaptasyon sürecinde merkezi yönetimi eliyle yürütülen çalışmalar ile uluslararası ve ulusal düzeyde işbirlikleri yoluyla atılan adımlar, yerel yönetimin desteği ve katkısı olmadan kentsel alanlarda tam anlamıyla etkin ve uygulanabilir hale gelemeyecektir. 21. yüzyılın kentlerin rekabet ettiği koşulları gündeme getirdiği düşünülürse, yerelden bağımsız bir iklim değişikliği yönetişiminin söz konusu olamayacağı açıktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Architecture |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2022 |
Acceptance Date | December 28, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 |