The aim of this study is to discuss the possibility of conceiving the current science of religious education as a practical metaphysics without excluding its objectives. Contemporary science of religious education is a religious pedagogy in terms of the conditions that brought it into existence and its characteristics. Therefore, religious education activities are implemented following the religious knowledge constructed by the science of religious education within the limitations of pedagogy. And pedagogy, on the other hand, depends on the paradigm of existence, human being and behavior that finds its meaning in natural sciences such as physics and biology, human sciences, especially psychology, and educational sciences, which have been established depending on the natural state in which modernity is formed. A pedagogical approach to religion is necessarily anthropological due to the discursive characteristics of pedagogy. While it considers a specific religion and its tradition, it derives its principles from a spectrum of sciences, ranging from natural sciences to educational sciences. Religious education activities are therefore bound to a paradigm of the human being whose capabilities are determined. But, as a newly established discipline, religious education as religious pedagogy naturally does not possess a thoroughly developed theoretical framework (naẓarīyat), its principles, purposes, methods and outcomes of religious education activities have not been critically analysed. However, education is the process of becoming human, and by taking various differences in meaning into account, it means becoming a social reality, historicizing, and becoming a subject. Religious education as a practical metaphysics which is proposed to replace religous pedagogy, maintains its critical perspective and since it deals with subjectivity and the historicization of subjectivity, pedagogy can be articulated to other discourses and institutions taking into account the criteria of verification. Religious education as practical metaphysics is not obliged to derive its foundational principles from any specific science, as it’s founded on existence (fıṭrah) itself. Instead, it demands the reconsideration of the sciences in the view of potential forms of subjectivity and promotes the establishment of new scientific disciplines. The basic framework and concepts used in this study have been taken from Platonic philosophy and Foucault’s analyses. Because the contemporary educational paradigm is part of a tradition that extends from Aristotle to modern science. Besides, traditional religious thought represented by the sciences of the explication (bayān) has established strong links with Aristotelian thought via kalām. Plato's philosophy, on the other hand, presents a third theoretical (naẓarī) alternative to Aristotelian philosophy and the discipline of kalām. Plato’s allegory of the cave, which coincides with the verses that the worldly life is play and amusement finds its theoratical grounding in Foucault’s analyses on subjectivation, encompassing processes of socialization and historicization. The analysis of subjectivity enables us to perceive the human being in a holistic manner, which is reduced in the Aristotelian thought system and fragmented in the discipline of kalām, as it reveals the human existence in its most general characteristics. Religiosity in terms of identity (huwiya) is the primary characteristic of subjectivity. Religiosity in the sense of identity is the primordial attribute and the most general characteristics of subjectivity - in addition to this meaning, religiosity also signifies religious attachment. The analysis of subjectivity allows us to see the human being in a holistic manner, revealing human existence in its most general characteristics, unlike in the Aristotelian thought where it is reduced, or in the discipline of kalām where it is fragmented. The study consists of three parts in which the subject, aims and methods of religious education as a practical metaphysics have been expounded. The subject of religious education as a practical metaphysics is the most general form of human existence in the world, which is subjectivity. Its purpose is to demonstrate the process of subjectification integrated with pedagogy by scrutinizing the conditions for the formation of subjectivity. Thus, pedagogy can be conducted in harmony with the general principles of subjectification. Practical metaphysics employs the dialectical method in terms of human relation to truth, archaeology and genealogy for the analysis of subjectivity and forms of subjectivation, and any proper method for its pedagogical dimension.
Bu çalışmanın amacı, mevcut din eğitimi biliminin hedeflerini dışlamadan onun pratik bir metafizik olarak tasarlanabilmesinin olanağını tartışmaktır. Mevcut din eğitimi bilimi, onu ortaya çıkaran koşullar ve karakteristik özellikleri itibariyle bir din pedagojisidir. Buna göre din eğitiminin dini bilgiyi pedagojinin sınırlılıkları içerisinde dönüştürmesinin ardından din eğitimi faaliyetleri gerçekleştirilmektedir. Pedagoji ise, modernitenin içerisinde inşa edildiği doğal duruma bağlı olarak kurulan fizik, biyoloji gibi doğa bilimleri, psikoloji başta olmak üzere insan bilimleri ve eğitim bilimlerinde anlamını bulan varlık, insan ve davranış paradigmasına bağlıdır. Dine dair pedagojik yaklaşım, pedagojinin söylemsel özellikleri sebebiyle zorunlulukla antropolojiktir. Belirli bir dini ve onun geleneğini dikkate almakla birlikte, ilkelerini doğa bilimlerinden eğitim bilimlerine kadar uzanan bir dizi bilimden alır. Dolayısıyla din eğitimi faaliyetleri, olanakları belirlenmiş bir insan tasavvuruna tabi olmaktadır. Buna karşın yeni kurulan din pedagojisi olarak din eğitimi disiplini doğal olarak tam anlamıyla gelişmiş bir teorik çerçeveye sahip olmadığından, ilkeleri, amaçları, yöntemleri ve din eğitimi faaliyetlerinin sonuçları açısından eleştirel bir analize tabi tutulmamıştır. Halbuki eğitim, insanın insan olma sürecidir ve çeşitli anlam farklılıklarını göz önünde bulundurmak kaydıyla, toplumsal bir gerçeklik haline gelmek, tarihselleşmek ve özneleşmek demektir. Din pedagojisinin yerine önerilen pratik bir metafizik olarak din eğitimi eleştirel bakış açısını korurken; öznelik ve özneliğin tarihselleşmesini konu edindiği için pedagoji de diğer söylem ve kurumlara doğrulama kriterlerini göz önünde bulundurarak eklemlenebilecektir. Pratik bir metafizik olarak din eğitimi, varoluşu (fıtrat) zemin aldığı için hiçbir bilimden kurucu ilke almak zorunda olmadığı gibi olası öznelik biçimlerine bağlı olarak bilimlerin yenilenmesini talep ve yeni bilimlerin kurulmasını teşvik etmektedir. Çalışmada benimsenen genel çerçeve ve kavramlar, Platon felsefesi ve Foucault’nun analizlerinden alınmıştır. Çünkü mevcut eğitim pradigması, Aristoteles’ten modern bilime uzanan hattın bir parçasıdır. Bunun yanı sıra beyan ilimlerinin temsil ettiği geleneksel dini düşünce ise, kelam disiplini üzerinden Aristotelyen düşünce biçimiyle güçlü bağlantılar kurmuştur. Platon’un felsefesi ise, Aristotelyen felsefe ve kelam disiplininin yanında üçünü bir nazariyat olağı tanımaktadır. Foucault’nun insanın toplumsallaşma ve dolayısıyla tarihselleşmesi anlamına gelen özneleşme üzerine analizleri, Platon’un, dünya hayatının oyun ve eğlence olduğu yönündeki ayetle örtüşen mağara alegorisini kuramsallaştırmaktadır. Kimlik anlamında dindarlık ise öznelliğin ilksel niteliği yani en genel anlamıdır - bu anlama ek olarak, dindarlık aynı zamanda dini bağlılığı da ifade eder. Öznelik analizi, insanın dünyada bulunuşunu, en genel özellikleri itibariyle ortaya çıkardığı için Aristotelyen düşünce sisteminde indirgenen ve kelam disiplininde parçalanan insanı bütünlüklü bir şekilde görebilmeyi sağlamaktadır. Çalışma, pratik bir metafizik olarak din eğitiminin konu, amaç ve yöntemlerinin açıklandığı üç bölümden oluşmaktadır. Bu buna göre Pratik bir metafizik olarak din eğitiminin konusu, insanın dünyada bulunuşunun en genel biçimi olan özneliktir. Kimlik anlamındaki dindarlık ise, özneliğin ilk özelliğidir. Zira dindarlık, dinsel bağlılık anlamına gelen ikinci bir anlama da sahiptir. Amacı, özneliğin oluşum koşullarını araştırarak pedagoji ile bütünleşik bir özneleşme sürecini serimlemektir. Böylece pedagoji, özneleşmenin genel ilkeleriylu uyumlu bir şekilde yürütülebilir. Pratik metafizik, insanın hakikatle ilişkisi açısından diyalektik yöntemi, öznelik ve özneleşme biçimlerinin analizi için arkeoloji ve soybilimi, pedagojik boyutu içinse meşru herhangi bir yöntemi kullanabilir.
Din Eğitimi Din Pedagojisi Pratik Metafizik Konu Amaç Yöntem
Çalışma, etik kurul iznini gerektiren bir alan araştırması değildir. Makalenin hazırlanmasında akademik etik ilkelere uyulmuştur.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Religious Studies (Other) |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | October 20, 2024 |
Submission Date | May 21, 2024 |
Acceptance Date | September 3, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Issue: 27 |