Iyās b. Muāwiya (d. 121/740) was a jurist and qadi of the tābiīn period. When Hasan al-Basrî (d. 110/728), who was the qadi of Basra during the Umayyad period, resigned from his post, he was appointed to replace him and served as qadi for a short time. His term as a qadi coincides with the reign of Caliph 'Umar b. 'Abd al-'Aziz (d. 101/720). While he was in this position, he finalized many cases with his wisdom/intelligence. In addition, he had the intuition to look at the appearance of people in the society and predict what kind of professions they would have, and he was likened to Qāḍī Shurayh (d. 80/699) because of these qualities. Iyās's sharp intelligence became a proverb among the Arabs, and al-Madāʾinī (d. 228/843) even wrote a detached work in which he included examples of his farāset. In addition to his position as a qadi and his renowned intellect, Iyās also has many jurisprudential opinions in the sources. In addition, we believe that Iyās was the first person to articulate istihsan in a technical sense, since we do not find anyone using this concept in this sense before him. The fact that he lived close to the Prophet's time and grew up at a time when many of the Companions were still alive makes his jurisprudential views important. Therefore, we were intrigued by Iyās's wisdom, his skill as a qadi, his jurisprudential knowledge, and his view of istihsan, and this study was conducted as a result. The fact that Iyās concluded many cases quickly and justly with his ferāsah in addition to his knowledge of fiqh while serving as a qadi reveals that ferāsah and intelligence are important in judicial law in addition to knowledge of the law. In addition, he considered istihsan, which is used to resolve issues in Islamic law, as a more favorable evidence or method against the strict prescriptivism of qiyas and recommended this evidence as a way out for the solution of problems, especially in periods when moral sensitivity weakened. In fact, the technical use of the evidence of istihsan is mostly attributed to Abū Hanīfa and his disciples. However, when we take into account that Iyās died in 121 AH, his statements about istihsan reveal that it may have been used in a technical sense in an earlier period. This also helps us to better understand the meaning of istihsan in the minds of our scholars in the earlier period. Therefore, while this study aims to reveal Iyās' life and his jurisprudential views, it also reveals Iyās' understanding of istihsan. As a result, we believe that both Iyās' approach to the issues and his solutions to them are important in the solution of fiqh and qāḍāʾī issues and the procedural knowledge that is the road map of these solutions. While conducting this study, we have endeavored to make use of early sources in order to reach more reliable information. In addition, we have not only gathered this information but also evaluated it within itself. In our country, there has not been any study on Iyās except for a short encyclopedia article. Therefore, we can say that this study is a preliminary work on Iyās.
İyâs b. Muâviye (ö. 121/740) tâbiîn dönemi fakih ve kadılarındandır. Emevîler döneminde Basra kadısı olan Hasan-ı Basrî (ö. 110/728) görevinden istifa edince yerine tayin edilmiş ve kısa bir süre kadılık yapmıştır. Onun kadılık vazifesi halife Ömer b. Abdülazîz (ö. 101/720) dönemine denk gelir. O bu vazifedeyken birçok davayı ferâsetiyle/zekâsıyla sonuçlandırmıştır. Bunun yanında o, toplum içerisinde insanların dış görünüşlerine bakıp onların hangi tür mesleklere sahip olabileceklerini kestirebilecek sezgiye de sahip biridir ki bu özelliklerinden dolayı Kâdî Şüreyh’e (ö. 80/699) benzetilmiştir. İyâs’ın keskin zekâsı Araplar arasında darb-ı mesel haline gelmiş, hatta Medâinî (ö. 228/843) onun ferâset örneklerine yer verdiği müstakil bir eser yazmıştır. İyâs’ın kadılık vazifesi ve ün yapmış zekâsının yanında kaynaklarda birçok fıkhî görüşü de vardır. Ayrıca İyâs’ın, istihsanı ilk defa teknik/terim anlamda dile getiren kişi olduğu kanaatindeyiz, zira öncesinde bu anlamda bu kavramı kullanana rastlamamaktayız. Onun Hz. Peygamber dönemine yakın bir zaman diliminde yaşamış olması ve aynı zamanda birçok sahâbînin henüz hayatta olduğu bir dönemde yetişmiş olması fıkhî görüşlerini önemli kılmaktadır. Dolayısıyla İyâs’ın ferâseti, kadılıktaki mahareti, fıkhî birikimi ve istihsan görüşü merakımızı celbetmiş ve neticede bu çalışma yapılmıştır. İyâs’ın kadılık yaparken fıkıh bilgisinin dışında ferâsetiyle birçok davayı hızlı ve adaletli bir şekilde sonuçlandırması, yargılama hukukunda kanunu bilmenin yanında ferâset ve zekânın da önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca o, İslâm hukukunda meseleleri çözüme kavuşturmak için başvurulan istihsanı kıyasın katı kuralcılığına karşı çözüme daha elverişli bir delil veya yöntem olarak görmüş ve özellikle ahlâkî hassasiyetin zayıfladığı dönemlerde sorunların çözümü için bu delili bir çıkış yolu olarak tavsiye etmiştir. Aslında istihsan delilinin teknik anlamdaki kullanımı daha çok Ebû Hanîfe ve talebelerine dayandırılır. Ancak İyâs’ın hicri 121 yılında vefat etmiş olmasını dikkate aldığımızda onun istihsan hakkındaki ifadeleri istihsanın daha erken bir dönemde teknik anlamda kullanılmış olabileceğini ortaya koymaktadır. Bu durum aynı zamanda istihsanın daha erken dönemde âlimlerimizin zihninde ne anlam ifade ettiğini daha iyi anlamamıza da yardımcı olmaktadır. Dolayısıyla bu çalışma İyâs’ın hayatının ve fıkhî görüşlerinin ortaya konulmasını amaçlarken aynı zamanda İyâs’ın istihsan anlayışını da ortaya koymaktadır. Neticede, fıkhî ve kazâî meselelerin çözümünde ve bu çözümlerin yol haritası niteliğinde olan usul bilgisinde İyâs’ın hem meselelere yaklaşım tarzının hem de bunlara getirmiş olduğu çözümlerin önemli olduğu kanısındayız. Bu çalışmayı yaparken daha sağlıklı bilgilere ulaşmak adına erken dönem kaynaklarından yararlanmaya gayret ettik. Bunun yanında bu bilgileri sadece bir araya getirmekle iktifa etmeyerek aynı zamanda bunları kendi içerisinde değerlendirmeye tâbi tuttuk. Ülkemizde İyâs ile ilgili kısa ansiklopedi maddesi dışında herhangi bir çalışma yapılmamıştır. Bundan dolayı bu çalışmamızın İyâs ile ilgili bir ön çalışma niteliği taşıdığını söyleyebiliriz.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Islamic Law |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | April 20, 2025 |
Submission Date | December 27, 2024 |
Acceptance Date | April 7, 2025 |
Published in Issue | Year 2025 Issue: 28 |