Bu çalışma, 21. yüzyılın ikinci çeyreğinde giderek sertleşen küresel güç rekabetini, büyük aktörler arasındaki stratejik etkileşimler ve bölgesel jeopolitik dönüşümler bağlamında incelemektedir. ABD–Çin rekabeti ekseninde somutlaşan Tayvan krizi; yalnızca egemenlik tartışmalarıyla sınırlı kalmayıp, uluslararası hukuk, teknoloji tedarik zincirleri ve bölgesel güvenlik mimarisi üzerinde yapısal etkiler doğurmaktadır. Avrupa Birliği'nin (AB) stratejik özerklik söylemi, NATO ile ilişkilerde yeni denge arayışlarını beraberinde getirirken; Rusya’nın Ukrayna’ya karşı yürüttüğü savaş, Karadeniz ve Avrasya enerji jeopolitiğinde köklü kırılmalara neden olmuştur.
Ortadoğu’da Abraham Anlaşmaları doğrultusunda gelişen yeni güvenlik ittifakları, İran tehdidine karşı şekillenen iş birliklerinin klasik bölgesel dengeleri dönüştürdüğünü göstermektedir. Bu bağlamda Türkiye’nin ve Hindistan gibi yükselen aktörlerin çok yönlü dış politika pratikleri, çok kutupluluğun inşa sürecine etkili biçimde katıldıklarını ortaya koymaktadır.
Çalışma, büyük güçlerin yalnızca askerî değil, ekonomik, teknolojik ve normatif düzeylerde de etki sahasını genişlettiğini; buna karşılık uluslararası sistemin çok taraflı diplomasi, hukuk temelli düzenleme ve kriz önleyici mekanizmalara her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğunu savunmaktadır. Ayrıca, Rusya’nın savaştan galip çıkması durumunda uluslararası düzende oluşabilecek kırılmalar da analiz edilerek, gelecekteki araştırmalar için yönlendirici bir çerçeve sunulmaktadır.
This study examines the intensifying global power competition in the second quarter of the 21st century through the lens of strategic interactions among major actors and regional geopolitical transformations. The Taiwan crisis, which crystallizes the U.S.–China rivalry, generates structural impacts not only through sovereignty disputes but also on international law, technology supply chains, and the regional security architecture. The European Union's discourse on strategic autonomy has brought about a new search for balance in its relations with NATO, while Russia’s war against Ukraine has led to significant disruptions in the geopolitics of the Black Sea and Eurasian energy corridors.
In the Middle East, new security alliances emerging under the Abraham Accords reflect shifting regional balances through pragmatic cooperation against the Iranian threat. In this context, the multidimensional foreign policy practices of regional and rising powers such as Türkiye and India demonstrate their active participation in shaping a multipolar world order.
The study argues that major powers are expanding their spheres of influence not only in military but also in economic, technological, and normative domains. In contrast, the international system increasingly requires multilateral diplomacy, legal regulation, and crisis prevention mechanisms. Moreover, the study analyzes the potential systemic disruptions that could occur if Russia emerges victorious from the war, thereby offering a guiding framework for future research.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Political Economy Theory, Policy and Administration (Other) |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Early Pub Date | July 31, 2025 |
Publication Date | July 31, 2025 |
Submission Date | April 25, 2025 |
Acceptance Date | July 9, 2025 |
Published in Issue | Year 2025 Volume: 8 Issue: 3 |