Günümüz Türkiye sinemasında Yeşilçam kodlarını kullanarak gişe rekorları kıran filmlerin yönetmeni olarak ün yapan Çağan Irmak, Yeşilçam adlı televizyon dizisiyle bir kez daha ustalıkla Yeşilçam mirasını özenle kullanmakla kalmamış, Yeşilçam’ın kendi karanlık tarihiyle yüzleşen ve öz eleştirisini yine Yeşilçam metotlarıyla yapan bir işe imzasını atmıştır. Böylece biçimde Yeşilçam öğeleriyle masalsı ve halkın seyir pratiğine tanıdık, içerikte ise gerçekçi ve dürüst bir yapımla Yeşilçam’ı adeta Yeşilçam dizisiyle yüzleştirmiş ve bir üst seviyeye taşımıştır. Yeşilçam öyküleme geleneği haline gelen melodramlar, Yeşilçam dizisinde de birebir kullanılmış ancak toplumsal cinsiyetin baskın ve ezici tavrı, içerikte eleştirel bir gözle tasvir edilmiştir. Bununla da kalmayıp Yeşilçam sinemasının azınlıkları ya görmezden gelen ya da sadece alaya alarak metne dâhil eden tavrı yerine, 6-7 Eylül olayları toplum vicdanında nasıl karşılık bul/m/uyor sorusuna da cevap aramıştır. Dolayısıyla merkezde tam da yeşilçamvari bir aşk hikâyesi ile ülkenin kendi sinema tarihini eleştirel bir gözle ve self-refleksif bir metotla anlattığından Yeşilçam dizisi, hem Yeşilçam sinemasına saygı duruşu niteliği taşır hem de kendi yakın tarihi üzerinden yüzleşme, hesaplaşma ve başka bir perspektiften yeniden tanışma imkânı sağlar. Bu makalede, Yeşilçam dizisinde kullanılan Yeşilçam anlatı öğeleri ve bu öğelerin yardımıyla toplumsal cinsiyet egemenliği eleştirisinde farklı kadınlık ve annelik örneklerinin nasıl kullanıldığını araştırmak amaçlanmıştır.
Çağan Irmak, who became famous as the director of blockbuster movies using Yeşilçam codes in contemporary Turkish cinema, has once again masterfully used Yeşilçam's heritage with his television series Yeşilçam, but also has put his signature to a work that confronts Yeşilçam's own dark history and makes its self-criticism with Yeşilçam methods. Thus, with its elements of Yeşilçam, it is fairy-tale like and familiar to the viewing practice of the people, and with a realistic and honest production in content, it has almost brought Yeşilçam to the next level with the Yeşilçam series. The melodramas, which have become the tradition of Yeşilçam storytelling, are also used in the Yeşilçam series, but the dominant and overwhelming attitude of gender is critically depicted in the content. Not only that, but instead of the attitude of Yeşilçam cinema that either ignores minorities or just makes fun of them, they also sought an answer to the question of how the events of September 6-7 do not find a response in the public conscience. Therefore, Yeşilçam series not only serves as a tribute to Yeşilçam cinema, but also provides the opportunity to confront, reckon with and meet again from another perspective, as it tells the history of the country's own cinema with a critical eye and a self-reflexive method, with a love story just like Yeşilçam in the center. In this article, it is aimed to investigate the narrative elements of Yeşilçam used in the Yeşilçam series and how different examples of femininity and motherhood are used in the criticism of gender dominance with the help of these elements.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Linguistics |
Journal Section | Turkish language, culture and literature |
Authors | |
Publication Date | December 21, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Issue: 25 |