Sürgün insanlığın yaşadığı acılardan biridir. Hz. Âdem’in cennetten dünyaya gönderilmesiyle başlayan ilk sürgün çağlar boyunca devam etmiş ve başa gelmesi istenilmeyen bu durum bazılarının kaderi olmuştur. Tarih boyunca bazı milletlerin, edebiyatçıların yerini yurdunu terk etmeye maruz kaldıkları bilinmektedir. Bazen yönetimle ters düşenlerin sürgünden daha ağır bir ceza olan idamla cezalandırıldıkları ve öldürüldükleri görülmektedir. Ancak bu kişileri öldürmek istemeyen yöneticiler sürgün yoluyla kendi yurtları ve halk arasındaki irtibatı koparmayı, etkilerini böylece azaltmayı tercih etmişlerdir. Bilhassa sömürgeciliğin Ortadoğu’da yerleşmesiyle bu sürgünlerin de bir kader olduğu görülmüştür. Bazen sömürge yöneticileri bazen de kendi yöneticileriyle aralarındaki ihtilaflardan ötürü devlet adamları, şair ve yazarların belirli yerlere sürüldüğü görülmektedir. Türk ve Arap şair ve yazarlarından pek çok kişi de bu sürgünlere maruz kalmıştır. İkisi aynı çağda yaşamış olan Ahmed Şevkî ve Mehmet Âkif Ersoy da bu sürgünü tatmış şairlerdendir. Ahmed Şevkî İngilizlerin talebiyle 1. Dünya Savaşı yıllarında İspanya’da, Mehmet Âkif ise 1925-1936 yılları arasında Mısır’da sürgün hayatı yaşamıştır. Mehmet Âkif, yönetimin resmi talebiyle gönderilmemiştir. Ancak yönetimle ters düşmesi ve takibata uğraması nedeniyle Mısır’a gitmeye mecbur olmuştur. Bu çalışmamızda her iki şairin divanında sürgün kavramının nasıl ele alındığı, ortak oldukları ve ayrıldıkları noktalara ışık tutulmuştur. Çalışmada iki şaire ait eş- Şevkiyyât ve Safahat adlı divanları taranmış ve çalışma alanı sürgünle ilgili beyitlerle sınırlandırılmıştır.
المنفى مِن الآلام التي عاشها النَّاس، وقد استمر هذا الوضع غير المرغوب فيه عَلى مرِّ العصور وأَضحى قدرًا للبعض مُنذ المنفى الأوّل الذي عاشه سيدنا آدم -عليه السلام- عند خروجه مِن الجنة إلى الدنيا. ومِن المعروف –عبر التاريخ- أنَّ بعض الأدباء تعرّضوا لمغادرة أوطانهم، أحيانًا من يخالف حكّام الدولة يُعاقَب بالإعدام ويُقتَل وهي عقوبة أَشد مِن المنفى، إلا أنَّ الحكّام الذين لا يريدون إعدام أعدائهم يُفضِّلون قَطع الصِّلة بين المعارضين وبين شعبهم وأوطانهم مما يُقلِّل نفوذهم، خاصة مع بِداية مرحلة الاستِعمار في الشَّرق الأوسط لوحِظ أنَّ المنفى أصبح مَصيرًا محتومًا، وبسبب النّزاعات بين المستعمرين ورجال الدَّولة أَحيانًا أو المستعمرين والمقرِّبين منهم في أحيانٍ أخرى تم نفي رجال الدولة والشُّعراء والكتَّاب إلى أماكن معينة، وهكذا تَعرَّض العديد مِن الشعراء والأدباء سواء العرب أو الأتراك للمَنفى، والشَّاعران أحمد شوقي ومحمد عاكف أرصوي أيضًا اللذان عاشا في الفترة الزمنية نفسها مِن الشُّعراء الذين تعرضوا للمَنفى، حيث عاش أحمد شوقي في المنفى في إسبانيا خلال سنوات الحرب العالميَّة الأولى بناءً على أمر البريطانيين، أمَّا محمد عاكف أرصوي فقد عاش منفاه في مصر بين عامي 1925 – 1936. على أنَّ محمد عاكف أرصوي لم ينف بناء على أمرٍ رسميٍّ من إدارة الدولة إلا أنّه أُجبِر على الذهاب إلى مصر بسبب فكره المخالف وتعرّضه للاضطهاد. وهكذا في دراستنا هذه يتم إلقاء الضّوء على كيفية التعامل مع مَفهوم المنفى في ديوان الشَّاعرين؛ ونِقاط الالتقاء والاختلاف بينهما، من خلال تَتبُّع ما كتب في ديوان (الشّوقيات) وديوان (الصفحات). على أنّ الدراسة قد اقتصرت على الأبيات المتعلَّقة بالمنفى.
Primary Language | Arabic |
---|---|
Subjects | Linguistics |
Journal Section | Translation and interpreting |
Authors | |
Publication Date | February 21, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 Issue: 32 |
RumeliDE Journal of Language and Literature Studies is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License (CC BY NC).