Abstract
Türkiye’de modernitenin tarihi, kadın ve erkek vatandaşların inşasının da tarihidir. Bu inşa, başka araçların yanı sıra, biyopolitika yoluyla yapılmıştır. Bedenlerin denetimi ve düzenlenmesini nüfus ölçeğinde gerçekleştirmenin bir aracı olan biyopolitika, kadın ve erkek bedenleri için farklılaşmıştır. Kadın vatandaşların asli görevlerinin annelik olmasından hareketle, onların sporla ilişkilerinin ancak annelik rolü çerçevesinde kurulması öngörülürken, erkek vatandaşların savaş zamanı yurt savunmasında ve barış zamanında da ekonomide görev alacak biçimde bir beden eğitiminden geçmeleri önerilmiştir. Kadınlarla erkekler arasındaki bu farklılığın yanında, daha az dikkat edilen bir farklılık daha vardır: Kadınların kendi aralarındaki farklılık. Sınıfsal farklılık hem beden politikalarında hem de kadınların imgelerinde çeşitlenme yaratmıştır. Üst sınıftan “Cumhuriyet kızları” için spor çocukluğa kaçışın bir aracı olurken, nüfusun büyük bir bölümü için biyopolitikanın sınırları sağlıklı annelik çerçevesinde çizilmiştir