Süreler, muhakeme hukuku tarafından sistemli bir biçimde düzenlenmesi ve uyulması gereken kurumlardan biridir. Bu kurum, yargılamanın hızlı ve düzenli ilerlemesi bakımından önemli bir görev ifa eder. Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yapılan sürelere ilişkin değişikliklere neden olan hukuki süreç Anayasa Mahkemesi’nin, istinaf kanun yoluna başvuru süresinin hükmün tefhiminden itibaren başlayacağına ilişkin 273. maddesinin 1. fıkrasının mahkemeye erişim hakkına ölçüsüz bir sınırlama getirdiği gerekçesiyle Anayasa’ya aykırı olduğuna ve hükmün iptaline karar verdiği 23.10.2023 tarihli kararıyla başlamıştır. Bunun üzerine benzer nitelikteki temyiz kanun yolundaki düzenleme ile Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yer alan bazı kanun yollarına ilişkin süreler değişikliğe uğramıştır. Hem mahkemeye erişim hakkı hem de gerekçeli karar hakkı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi m. 6’nın bir unsuru olarak kabul edilmekle birlikte, Sözleşme’de açıkça düzenlenmeyen haklardandır. Her iki hak da mutlak olmayıp, meşru amaca hizmet eden kanuni düzenlemelerle ve ölçülü bir şekilde sınırlandırılmaları mümkündür. Muhakeme hukukundaki süreler de nitelikleri itibariyle mahkemeye erişim hakkının meşru sınırlamalarından biridir. Bunun yanında hükmün tefhimiyle birlikte sürelerin başlayacağına ilişkin değişiklik öncesi düzenleme de gerekçeli karar hakkı ile yakından ilgilidir. Bunun dışında her iki düzenlemenin savunma için gerekli süre ve kolaylıklara sahip olma hakkı ile de yakından ilgisi bulunmaktadır. Bunun yanında Ceza Muhakemesi Kanunu’nda sürelerin Hukuk Muhakemesi Kanunu’ndaki sürelerle birlikte yeknesaklaştırılması amacıyla birçok değişiklik yapılmıştır. Bu değişikliklerin temelindeki yeknesaklaştırılma gerekçesi olarak gösterilen hak arama yollarındaki karmaşıklık ise sorunludur. Yapılan değişiklik öncesi durumda bu haklara ilişkin ihlal oluşturan bir sistemin mevcut olup olmadığı ile 7499 sayılı Kanun’la değiştirilen sürelerin var olan sorunları ortadan kaldırıp kaldırılmayacağına ilişkin değerlendirmeler çalışmada yapılacaktır.
The legal process that led to the amendments made to the Criminal Procedure Code started with the Constitutional Court's decision dated 23.10.2023, in which the Constitutional Court ruled that Article 273 of the Criminal Procedure Code, which stipulates that the time period for the application to the legal remedy of appeal shall commence as of the pronouncement of the verdict, is unconstitutional on the grounds that it imposes an unreasonable restriction on the right of access to the court and annulled the provision. Subsequently, the regulation on the legal remedy of appeal of a similar nature and the time limits for some legal remedies in the Criminal Procedure Code were amended. Although both the right of access to a court and the right to a reasoned decision are recognized by the European Court of Human Rights as an element of Article 6 of the European Convention on Human Rights, they are not explicitly regulated in the Convention. Both rights are not absolute and may be limited by legal regulations that serve a legitimate purpose and in a proportionate manner. In addition, many amendments have been made to the Code of Criminal Procedure in order to make the time limits uniform with the time limits in the Code of Civil Procedure. The complexity in the remedies, which is shown as the reason for uniformization at the basis of these amendments, is problematic.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Criminal Procedure |
Journal Section | PUBLIC LAW |
Authors | |
Publication Date | December 23, 2024 |
Submission Date | October 15, 2024 |
Acceptance Date | December 3, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 14 Issue: 2 |