Dinî hayatın önemli bir
parçası olan kabir ziyaretleri, Müslümanların ilk dönemlerden itibaren sürdüre
geldikleri dinî geleneklerden biridir. Fakat bu geleneğin icrasındaki tevessül,
istiâne, istiğase, kabri tavaf gibi bir takım davranışlar ile bu davranışları
yapan kimseler hakkında dinî açıdan nasıl bir tavır alınacağı meselesi yine çok
erken dönemlerden itibaren itikâdî-siyâsî tartışmalara konu olmuştur. Müslüman
toplumlar kendi zihniyet biçimine uygun bir biçimde bu konunun çözümüne yönelik
yollar aramaya girişmişlerdir. Hanbelî-Vehhâbî-Selefî ulema, zahirî bir din
anlayışıyla katı bir şekilde, zaman zaman da şiddet kullanmak sûretiyle bu
gelenekle mücadeleyi kendilerine görev addetmişlerdir. Batınî (Şiî, sufî
gruplar) bir din anlayışını savunanlar ise kabir ziyaretiyle ilgili
uygulamaların dinî açıdan herhangi bir sorun teşkil etmediğini savunmuşlardır.
Bunlara karşı söz konusu ritüellerin daha akılcı, ılımlı bir şekilde eğitimle
düzeltilebileceğini savunanlarda olmuştur. İşte bu çalışmada çağdaş İslamî akımlardan
İhvân-ı Müslimîn’in nasıl bir zihniyet biçimine sahip olduğu, bu konuda ortaya
koyduğu görüşleri ve bu bağlamda maruz kaldığı “kubûrilik/kabirperestlik”
ithamına karşı verdiği yanıtlar detaylarıyla ele alınmaya çalışılacaktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2020 |
Submission Date | May 10, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Issue: 44 |