Adları genellikle sürgünlerle anılan Ahıska Türklerinin makus talihi 1829 Edirne Antlaşması ile Ahıska’nın Rus Çarlığına verilmesiyle başlamıştır. Stalin döneminden itibaren birçok kez sürgüne gönderilmişler, gerek vatanlarında gerekse sürgün bölgelerinde baskı ve zulme maruz bırakılmışlardır. Son olarak 2015 yılında Ukrayna’daki iç karışıklık ve çatışmaların ardından 7668 sayılı bakanlar kurulu kararı Türkiye’ye getirilen Ahıskalılar Erzincan Üzümlü ilçesine yerleştirilmişlerdir. Türk soylu ve Müslüman olsalar da her göç hadisinde olduğu gibi Ahıskalıların Üzümlü’ye uyum sürecinde de zorluklar ve sorunlar baş göstermiştir. Bu süreçte din, toplumsal kabulü kolaylaştırmada ve uyum sürecini hızlandırmada bir katalizör görevi üstlenmiştir. Bu çalışmada da dinin ve daha özelde din eğitiminin toplumsal uyum sürecindeki rolü Üzümlü’deki Ahıskalılar örneği üzerinden ele alınmıştır. Çalışma da Castles’ın kültürel ve sosyal uyum göstergelerinden yola çıkarak nitel yöntem, yarı yapılandırılmış mülakat ve katılımlı gözlem teknikleri kullanılarak elde edilen veriler söylem analizi yöntemi ile incelenmiştir. Araştırma sonuçları göstermektedir ki; din birliği ve özellikle de din eğitimi alınan ortam iki farklı toplumun kültürel uyum sürecinde önemli bir rol oynamaktadır. Ahıskalıların genelde Türk toplumuna özelde ise Üzümlü’ye olan aidiyetlerini din üzerinden kuruyor olmaları toplumsal uyum ve bütünleşmede dinin ve din eğitiminin önemini ortaya koymuştur. Benzer şekilde, yerli halkın Ahıskalılar ile ilgili yaşam tarzı farklılığı, devlet desteğiyle Ahıskalıların konutlara yerleştirilmeleri, İş-kur üzerinden işe başlatılmaları, kolay sunulan olanaklara kavuşmaları, fırsat eşitsizliğine sebep olmaları gibi olumsuz düşünceleri ve bu sebeple artan sosyal mesafe, din eğitimi sayesinde olumlu yönde değişim göstermiştir. Son olarak din eğitiminin toplumsal uyumdaki rolünün daha önce herhangi bir çalışmada ele alınmamış olması çalışmanın özgün değerini de ortaya koymaktadır.
The sinister fate of Ahiska Turks started with the 1829 Treaty of Edirne. They have been exiled many times since the Stalin era and subjected to oppression and persecution both in their homeland and in their exile areas. Finally, in 2015, after the internal turmoil and conflicts in Ukraine, Ahiskals were placed in Erzincan Üzümlü district. Even though they are Turkish nobles and Muslims, difficulty arose during the adaptation process of Ahiska people to Üzümlü as in any immigration. In this study, the role of religion and, more specifically, religious education in the social cohesion process was discussed through the example of Ahiskals in Üzümlü. Based on the cultural and social cohesion indicators of Castles, the data obtained by using qualitative method and semi-structured interview and participant observation techniques were analyzed by discourse analysis method. Castles’ research shows that religious unity and especially the environment in which religious education is studied play an important role in the cultural cohesion process of two different societies. The social adaptation and integration of the Ahiska people as they establish their belonging to the Turkish society and to Üzümlü in particular, has revealed the importance of religion and religious education. Similarly, the negative thoughts of the local people towards the people of Ahiska, such as access to opportunities, inequality of opportunity, have changed positively through religious education. Finally, the fact that the role of religious education in social cohesion has not been addressed in any study before reveals the original value of the study.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Sociology |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 26, 2020 |
Submission Date | March 6, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Issue: 44 |
Selcuk University Journal of Faculty of Letters will start accepting articles for 2025 issues on Dergipark as of September 15, 2024.