Her ne kadar zombi kelimesinin akıllara getirdiği ilk şey faillikten yoksun, yamyam, yürüyen ölüler olsa da Haitili orijinalinde “zonbi,” yakın zamanda ölmüş bir kişinin, bir vudu büyücüsü tarafından bazı ayinler yoluyla ele geçirilen ruhudur ve Haiti efsanelerinde kölelik, isyan ve devrimle eşleştirilmiştir. 1930’lu yıllarda Amerikan sineması yoluyla öncelikle failliğini kaybedip bir ceset giyen zombi, 1970’lerin sonuna doğru da George Romero’nun filmleriyle bir yamyam olur. Ancak Romero, filmlerindeki yaratıklara zombi ismini vermemiştir. Hatta zombi figürü için bir dönüm noktası kabul edilen 1968 tarihli Night of the Living Dead’de, Romero’nun ilham kaynağı vampirlerdir ve filmde yaratıklardan “şeyler” ve “gulyabaniler” (ghoul) olarak bahsedilmektedir. Fakat, 1978’de serinin ikinci filmi Dawn of the Dead’in Avrupa’da Zombi olarak vizyona girmesiyle Romero’nun yaratıkları geriye dönük olarak zombi ismiyle anılmaya başlar ve akılsız yamyam zombiler ortaya çıkar. Peki, Romero’ya ve diğer alternatiflere rağmen yapılan bu isimlendirmenin önce tüm Avrupa’da sonra da batıda seyirci tarafından benimsenip popülerlik kazanmasının anlamı ve işlevi nedir? Bu soruyu sömürgecilik bağlamında bir siyasal kimlik meselesi olarak ele alan makale, Haiti’den başlayarak zombinin sinemadaki serüvenini incelemektedir. Ernesto Laclau, Hannah Arendt ve Salman Sayyid’in siyaset teorilerinin sunduğu araçlarla yapılan bu incelemenin ana odağı siyasal kimlik inşası ve siyasal bir eylem olarak isimlendirmenin bu süreçteki yeri olacaktır.
Bu makale daha önce sunulan bir bildirinin genişletilmiş bir versiyonudur.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Cinema Studies (Other) |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Early Pub Date | June 26, 2025 |
Publication Date | June 26, 2025 |
Submission Date | May 15, 2024 |
Acceptance Date | February 25, 2025 |
Published in Issue | Year 2025 Issue: 19 |