19. yüzyıl Avrupa'sının sanat ortamında yetişen en önemli sanatçılardan Vincent van Gogh’un sanatı ve yaşamı tutarlı bir bütünlükte gelişir. Sanatçı, bir filozofunki gibi ilkeli yaşamıyla ardıllarına örnek olmuştur. Yaşamı, sözleri ve sanatı birlikte incelenir ve ruh hastalığının tanısıyla ilgili birbirini tutmayan yorumlar ayıklanırsa ona yakıştırılan “çılgın dahi” miti çökecek, van Gogh’un düşünür-sanatçı kimliği öne çıkacaktır.
Van Gogh’un doğa manzaralarına indirgenemeyecek denli derinlikteki sanatı, topluma ilettiği düşünceleridir. Dili, bilim ve felsefenin kullandığı sözcüklerden değil imajlardan oluşur. Sanatında din felsefesinin mistik kolundan Herakleitos’a, Stoa Felsefesinden Aziz Augustinus’a ve Alman Romantiklerine kadar pek çok düşünürün öğretisi iç içe yer alır. Resimleri, felsefe, bilim ve sanatı bir potada buluşturur; bizi sezgisel boyutun içine taşır; F. Schelling’in (1775-1854) sözünü ettiği evrensel bağ kuramını ispatlarcasına yarattığı rezonans –titreşim- ile bizi “mutlak”a ulaştırır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | 2017 |
Authors | |
Publication Date | December 1, 2017 |
Submission Date | September 1, 2017 |
Published in Issue | Year 2017 Issue: 40 |
Journal of Social Sciences and Humanities Research (SOBBİAD) is licensed under the Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License CC BY-NC 4.0.