Abstract
Bu çalışmamızda İbn Rüşd ve Nurettin Topçu’nu felsefe-din görüşleri ele alınıp tartışılacaktır. Felsefe-din ilişkisi sadece İslam dünyasında değil aynı zamanda 20. Yüzyılda üzerinde durulmuş olan bir konudur. İslam dünyasında felsefe-din ilişkisini Faslü’l Makal adlı yapıtıyla derli toplu bir şekilde ele alıp bize sunan İbn Rüşd’dür. İbn Rüşd, felsefe ve dinin sütkardeş olduğunu ikisinin amacı hakikate ulaşmak olduğunu belirtmiştir. Fakat İslam dünyasında, Gazali ön plana çıkmıştır ve İbn Rüşd arka planda kalmıştır. Bu felsefenin geri planda kalmışlığın göstergesidir. 20. Yüzyılda batılaşmanın zirve yapmış olduğu felsefe-din ilişkisinin iki uç noktalarda olduğu bir dönemde yaşayan Nurettin Topçu, o dönemin anlayışına karşı din ve inanca yer açmaya çalışmıştır. Onun felsefe üzerine yazmış olduğu İsyan Ahlakı adlı yapıtında ahlak metafiziği yapmış ve felsefe-din ilişkisini ele almıştır. Topçu, felsefeyi dindar olmanın şartı olarak görmüş ve felsefe ve dini Tanrı’ya ulaşılması için birer basamak olarak görmüştür. Dindar olan her toplumun bir felsefi düşüncesi olmak zorundadır.