Tabae (Kale-i Tavas)’de İç Kale’nin kuzeybatısı, Cevher Paşa Camii’nin ise güneybatısındaki yamacın üst kat seviyesinde kayaya oyma bir ön cephe görülür. Cephenin ortasında bir kapı açıklığı ve iki yanında boyuna dikdörtgen formlu birer niş ile üzerinde üçgen alınlık vardır. Buradaki kapıdan girilen mekânın öncelikle bir mezar yapısı olarak kullanıldığı düşünülebilir.
Olasılıkla Hıristiyanlar mekânı güneydoğuya doğru genişleterek ve sonuna apsis ekleyerek tek nefli bir kilise olarak kullanmışlardır.
Tabae’deki kayaya oyma yapı küçük boyutlu oluşu, plan özellikleri, özensiz işçiliği ve benzer örneklerle birlikte antik kentin Erken Hıristiyanlık-Bizans Dönemi’ne ait bir yapı olarak değerlendirilebilir.
Tabae’de kilisenin yanı sıra Bizans Dönemi’ne ait ikisi geometrik desenli, biri figürlü üç levha önemlidir. Karaköy’de bugün için belirlenemeyen, ancak bir duvar örgüsünde kullanılmış levhalar 1950’li yıllarda keşfedilmiştir.
Geometrik desenli levhalarda dikdörtgen bir çerçeveyle sınırlanan alanda baklava/eşkenar dörtgen motifleri vardır. Bunlardan arta kalan köşelerde ise daire içinde hayvan figürlerine yer verilmiştir. Hayvan figürleri grifon benzeri fantastik yaratıklar ve tavus kuşlarıdır.
Figürlü levhadaki melek, gökyüzü imparatorluğunun temsilcisi olan Mikâîl tasvirleri içinde yer alır. Meleğin cepheden verilişi, imparator giysisi olan lorosu taşıması, kanatlı oluşu, sağ elinde haçlı asası ve sol elinde küre olması bu tipin özellikleridir.
Hem geometrik desenli levhalar hem de figürlü levha üzerindeki motif ve figürlerin üslup özellikleri benzer örneklerle kıyaslandıklarında Orta Bizans Dönemi’ne ait olduklarını gösterir.
There is a façade carved into a rock on the top of the hillside situated on the
southwest of Cevher Paşa Mosque and on the northeast of Inner Castle (İç Kale) in
Tabae (Kale-i Tavas). In the middle of the façade appears a door opening, a niche with
longitudinal rectangular form on both sides and a triangle pediment on it. It could be
thought that the site which was entered through a door was used as a grave.
The Christians most probably expanded the site towards southeast and added
apse to its end and therefore, they used it as a basilica with single -nave.
Due to the small size of the structure carved into a rock in Tabae, its
architectural features, rough craftmanship, and similar examples, the ancient city might
belong to Early Christianity- Byzantine Period.
Besides the church in Tabae, three plaques, two with geometric patterns and
one with figures, belonging to Byzantine Period are important. The plagues which can
not be determined now, but thought to be used in masonry were discovered in Karaköy
in 1950s.
Diamond / rhombohedron shaped motifs appear on geometric patterned
plaques which were confined in a rectangular framework. Animal figures in circles were
placed on the remaining corners. The animal figures consist of fantasy animals like
gryphon and peacock.
The angel on the figured plaque occurs among the depictions of Archangel
Michael, the angel of heaven’s forces. The angel’s frontal depiction, dressed in the
Imperial loros, having wings, sceptre with the cross, and ball in his left hand are
characteristics of this type.
When the motifs and the figures which occur on both the geometric patterned
plaques and the figured plaques are compared with their similars, it is revealed that they
belong to the Middle Byzantine Period.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | RESEARCH |
Authors | |
Publication Date | April 30, 2014 |
Published in Issue | Year 2012 Volume: 21 Issue: 2 |