2019 yılında restorasyon çalışmalarının başladığı Manisa Ulu Cami Külliyesi’nde bir çok yenilikle karşılaşılmıştır. Özellikle yapının mimari yapısında kullanılan testiler; gerek kullanıldıkları alan açısından, gerekse nitelikleri yönünden önemli veriler sunmaktadırlar. Caminin örtü sisteminde ve harim kuzey duvarında bulunan testiler, yapı elemanı olarak kullanılmalarının yanı sıra form ve süsleme özellikleriyle dikkat çeker. Caminin avlu revaklarından kuzey doğudakilerin örtü sistemi, problemler nedeniyle açılmış ve buradaki tonozların arasında yan yana sıralanmış testiler olduğu tespit edilmiştir. Erken dönemlerden itibaren örneklerini görmeye başladığımız örtü sisteminde testi/künk/amfora kullanımının amacı, yapıların üzerindeki ağırlığı hafifletmektir. Caminin harim kuzey duvarında da testiler bulunmaktadır. Bütün duvar yüzeyine, düzensiz bir şekilde yerleştirilen testilerin, kemer alınlıklarında yoğunlaştığı ve sıralı olarak düzenlendiği görülmektedir. Yerleştiriliş şekli ve düzeni bu testilerin akustik/rezonans amaçlı kullanılmadığını, üst örtüde olduğu gibi duvarın yükünü hafifletmek için uygulandığını göstermektedir. Yapının örtü sisteminde kullanılan testilerin tamamı kırmızı renkli bünyeli ve sırsızdır. Genel olarak yumurta biçimli gövdeli, tek, çift kulplu ve kulpsuz formlara sahip olan örneklerin bir kısmı süzgeçlidir. Günlük hayatta kullanılmak için üretilmiş mutfak kaplarından oluşan testilerin tamamı defoludur. Ulu Cami, kitabesine göre Saruhan Beylerinden İshak Çelebi tarafından 1366-67 tarihinde yaptırılmıştır. Mimarın ise Emet bin Osman olduğu kabul edilir. Yaklaşık aynı yıllarda inşa edilen Manisa Gülgün Hatun Hamamı’nda da Ulu Cami’de olduğu gibi örtü sisteminde testi kullanılmıştır. Özellikle üst örtü çözümlemeleri, örtü sistemindeki ağırlığı hafifletmek için testi kullanması, tercih edilen testilerin defolu örnekler olması, bu yapıların aynı mimar tarafından inşa edildiğini düşündürmektedir.
Manisa Ulu Cami Saruhan Beyliği Seramik Sırsız testi hafifletme defolu seramik akustik Beylikler Dönemi mimarisi
-
-
-
The restoration works in the Grand Mosque Complex (Kulliye) of Manisa that commenced in 2019, yielded a number of novelties. The jugs that were used in the architectural structure of the building in particular, provide significant data regarding the properties of the jugs as well as the area they were used.
The jugs located in the covering system and the northern wall of the prayer hall (harim) are remarkable not only for being used as construction elements but also for their shapes and decorative features. The coverings of the northeastern courtyard arcades of the Mosque were removed due to problems, revealing jugs among the vaults. From top to bottom, the original covering of the mosque was made up of a layer of firm soil, mortared foundation, and jugs arranged side by side and upright, with their mouths facing downward. Jugs/pipes/amphorae were used in the covering systems, as testified by examples since early times, especially for reducing the pressure applied on the buildings. The jugs used in the covering system of the Grand Mosque serve the same purpose.
Jugs were also discovered in the northern wall of the Mosque’s prayer hall. These are disorderly arranged on the entire wall surface, with a concentration on the pediments of the arches, where they are orderly arranged. Generally, the jugs are arranged with their bottoms facing the interior of the prayer hall, and almost all have broken bottoms. The order and arrangement of these jugs suggest that they were used for reducing the load of the wall, as is the case of the covering, rather than for acoustic or resonance purposes.
All of the jugs used in the covering system have red fabrics and are unglazed. They are mainly ovoid-shaped, with single, double or no handles, and some are equipped with strainers. All specimens have similar body shapes but differ in the applications on the neck. A decoration of thin grooves is applied on the body and neck of the entire examples. Gilding is also applied. All of the jugs, produced as common ware, are flawed.
According to its inscription, the Grand Mosque was commissioned by İshak Çelebi of the Sarukhanids in 1366 and was built by the architect Emet bin Osman. The employment of earthenware materials such as jugs/amphorae by the architect who followed a long-known method for reducing the load indicates that he was experienced in such resolutions. Analogous applications are observed in the Gülgün Hatun Baths in Manisa, built around the same time. The covering resolutions, the use of jugs for reducing the load of the covering system and the preference for flawed material suggest that both constructions were built by the same architect. It is very likely that Emet bin Osman who apparently worked at the service of this dynasty also constructed the Gülgün Hatun Baths.
Manisa Ulu Mosque Saruhan Emirate Unglazed jugs reducing the pressure flawed ceramics acoustic Architecture of Principalities Era
-
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | RESEARCH |
Authors | |
Project Number | - |
Publication Date | May 15, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Volume: 30 Issue: 1 |