1920’li yılların sonlarından itibaren sanatçı-yazarlar, 1940’lı yıllardan itibaren de sanat tarihçileri tarafından yazılan Türk modern sanat tarihi, modernleşme paradoksunu ana eksen olarak belirleyen bir anlatı üzerine kurulur. Bu sanat tarihi yaklaşımında, belirli modernist estetik üslupları ve belirli konuları esas alan sanatçılar öne çıkarılırken hiyerarşik bir anlatı kurulur, pek çok sanatçı “modern” olarak saptananın dışında bırakılır ve kronolojik anlatıya dahil edilmez. Söz konusu kanonik sanat tarihsel yaklaşımın en önemli dışlayıcı yönü ise sanatçı kadınlara dairdir. Akademik eğitim alsa da profesyonel olarak üretmeyi sürdürmenin kadınlar için çok zor olduğu bir tarihsellikte olumsuz koşullara rağmen üretebilen kadınların da kanonik sanat tarihi anlatısına kaydedilmemiş olması, sanatçı kadınların adeta unutulmasına yol açmıştır. 1940’lı yıllardan itibaren üreten iki isim, Müreccel (Duygu/Duyguer/Özsever) Küçükaksoy (1916-2008) ve Mukaddes (Erol) Saran (1923-1995) da Türk modern sanat tarihinde yer verilmeyen, isimleri günümüze yaygın biçimde ulaşamayan sanatçılar olmuştur. Bu makale, erkek sanatçıları önceleyen ve kadınları dışlayan sanat ortamını ve sanatta belirli üslup ile konuları esas alan, böylece portre, manzara, çiçek ve hayvan resimleri gibi konu repertuarında üreten sanatçı kadınları dışlayan mekanizmayı, iki sanatçı kadını araştırarak sorgulamaktadır. 20. yüzyıl Türk sanatının kanonik tarihi, feminist epistemik adaletsizlik ürettiği iddiasıyla tartışılmaktadır. Makalenin amacı, Küçükaksoy ve Saran’ı sanat tarihine hak ettikleri gibi kaydetmek ve başka türlü bir sanat tarihi yazımının mümkün olduğunu ileri sürmektedir. Dolayısıyla çalışma, Küçükaksoy ve Saran’ın sanatçı olma yolculuklarında nasıl bir tutumla karşılaştıkları, sanatlarını üretmede hangi dinamiklerin rol oynadığı ve sanat tarihi kanonunun dışında bırakılma sebeplerine odaklanmaktadır.
sanatçı kadın Müreccel (Duygu/Duyguer/Özsever) Küçükaksoy Mukaddes (Erol) Saran Türk resim sanatı sanat tarihi kanonu
Arşivini açarak sanatçının bilgilerini paylaşan Müreccel Küçükaksoy’un oğlu Yusuf Küçükaksoy’a ve Mukaddes Saran’ın kardeşi Sema Erol Ulcay’a teşekkür ve şükranlarımızı sunarız.
This article examines the lives and art of two women artists, Mukaddes Saran and Müreccel Küçükaksoy, as subjects, while deciphering the canon of Turkish modern art history. Saran and Küçükaksoy preferred mostly figurative work, distancing from the debates of figurative-non-figurative painting opposition of the 1950s in Turkey. The friendship that began at the Istanbul State Academy of Fine Arts between the two artists continued until the end of their lives with a feminist solidarity akin to sisterhood, and they probably influenced each other both in terms of subject matter and technique. Both Küçükaksoy and Saran primarily worked about portrait and landscape in a naturalistic style, with Saran’s expressive style becoming more prominent in later years. However, both artists’ chosen subjects and overall styles are outside the canon of “modern Turkish art.” Since the late 1920s, - male- artist-writers, and since the 1940s, art historians, have written Turkish modern art history, setting the paradox of modernization as the main axis and hierarchically placing both the modernist style and the modernist male artist at the top. The article emphasizes how this art history has created epistemic injustice against women. On the other hand, this study draws attention to the reasons that led many academically educated women artists in Turkey, especially Küçükaksoy and Saran, to focus on subjects such as portrait and still life and work in a naturalistic style until the rise of contemporary art. Certainly, this situation is a natural consequence of reasons such as the responsibility of women artists for home and family care, the lack of professional time to devote to art in their daily lives, the absence of their own studios, the inability to access live models, and the lack of active engagement with the global art scene, which are available to men but are lacking for women. The efforts of Küçükaksoy and Saran to exist within these unequal artistic conditions are attempted to be understood and recorded in the article, thus drawing attention to the conditions that position women artists not as professionals in the art scene but rather as “artists interested in art as a hobby.” In a biographically based art history writing, it is essential to question whether the personalities, families, friendships, experiences, traumas, etc., of the artists, and even their characters, relate to their works and contribute to art history writing. Therefore, the article not only limits itself to recording the life stories of Küçükaksoy and Saran and examining their works but also attempts to determine their positions within the teacher-student relationships, classmate friendships, studio partnerships, and collaborations in joint exhibitions during the periods they worked. It is evident that women artists have strived to exist and create under challenging conditions in every period of art history. However, the article suggests that art history should go beyond merely emphasizing these hardships in women artists lives, and the article itself claims to be a writing of art history that breaks the canonical narrative.
woman artist Müreccel (Duygu/Duyguer/Özsever) Küçükaksoy Mukaddes (Erol) Saran Turkish painting art art history canon
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Painting History, Art History, Art History, Theory and Criticism (Other) |
Journal Section | RESEARCH |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2024 |
Submission Date | June 3, 2024 |
Acceptance Date | October 8, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 33 Issue: 2 |