The issue of
how to ensure the balance between fundamental rights and freedoms and public
security continues to be discussed since the beginning of living in human
society. Although various principles and interpretations have been introduced
on how to restrict the fundamental rights and freedoms to ensure public
security, public security understanding and approach of the political powers is
becoming more important. What principles and approaches can the freedom
security tension be overcome when the state is responsible for public security
and he has the monopoly of public power, and when the public freedoms are
affected after this kind of measures and practices? Is
it a state model under the principle or criterion of public security that is in
a state of constant warfare to ensure the safety of the community and therefore
engages in combat with individuals who are enemies and hostile to individuals
who live on their land as friends and foes? Or is it an obscure state model
that follows an anarchic environment that has increased as a result of the
deterioration of public security, making the freedoms ineffective? It will be
necessary to start by accepting public safety as part of the law.
Shaped for
these reasons, this study argues that the restrictions on public freedoms
should be addressed by integrating with a just legal order. In this study,
international and national methods and applications has been given about how
law of public security can be ensured.
Temel hak ve özgürlükler
ile kamu güvenliği arasındaki dengenin nasıl sağlanacağı konusu, insanlığın
toplum halinde yaşamaya başlamasından itibaren tartışılmaktadır. Temel hak ve
özgürlüklerin, kamu güvenliğinin sağlanması için nereye kadar kısıtlanabileceğine
yönelik çeşitli ilke ve yorumlar getirilmiş olsa da siyasi iktidarların kamu
güvenliği anlayışı ve yaklaşımı daha çok önem kazanmaktadır. Kamu gücü kullanma tekeline sahip olan devletin, kamu güvenliğinden
ilk derece sorumlu olması yanında, tedbir ve uygulamalar sonrası kamu
özgürlükleri etkilendiğinde, özgürlük güvenlik gerilimi hangi ilke ve
yaklaşımlarla aşılabilecektir? Kamu güvenliği ilke veya ölçütü kapsamında,
toplumun güvenliğini sağlamak için sürekli bir savaşma durumunda olan ve bu
sebeple toprakları üzerinde yaşayan bireyleri dost ve düşman olarak ayıran ve
düşman olan bireylerle bir mücadele yürüten bir devlet modeli mi? Yoksa kamu
güvenliğinin bozulması sonucu artan anarşik ortamın özgürlükleri kullanılmaz hale
getirmesini izleyen ortada kalmış bir devlet modeli mi? sorusunun cevabını
ararken kamu güvenliğini hukukun bir parçası olarak kabul etmekle başlamak
gerekecektir.
Hukuka
bağlı devlet anlayışı her ne kadar esnetilir ve işlevsizleştirilirse,
devlet hukuku her açıdan bir amaç değil kamusal bir araç diye görürse, hukuk
üreten organlar hukuka bağlılığı sağlamada öncü olmayı düşünmezse, kamu
güvenliği kalıcı ve sürekli sağlanamadığından hem özgürlüğü ve hem de
güvenliğini kaybeden bir toplumla karşılaşma ihtimali daha da artacaktır.
Bu gerekçelerle
şekillenen bu çalışma, kamu güvenliği sorunu ileri sürülerek, kamu
özgürlüklerinde kısıtlamaların, devletin ancak adil bir hukuk düzeni ile
bütünleşerek ve işlerlik kazanacağı bunun için kamu güvenliğinin hukukiliğinin
ilk planda ele alınması gerektiğini savlamaktadır. Çalışmada ayrıca kamu
güvenliğinde hukukiliğin nasıl sağlanabileceğine yönelik uluslararası ve ulusal
yöntem ve uygulama örnekleri verilmektedir.
Kamu Özgürlükleri Kamu Güvenliği Hakların Sınırlandırılması İnsan Hakları Genel Kamu Hukuku
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Law in Context |
Journal Section | KAMU HUKUKU |
Authors | |
Publication Date | December 27, 2019 |
Acceptance Date | December 17, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 |