Doğu Anadolu’nun zorlu topoğrafyasını kendisine yurt edinmeyi başaran Urartu Krallığı, MÖ 9-7. yüzyıl aralığında Van merkezli Tuşpa başkent olmak üzere kurulmuştur. Adlarına ilk kez MÖ 13. yüzyıl Asur kaynaklarında “Uruadri” ve “Nairi” olarak rastlanan ve küçük beylikler halinde yaşayan bu topluluk, zaman içerisinde Asur’un bölgedeki hâkimiyetini arttırması sonucu, merkezî bir krallık altında birleşmek zorunda kalmıştır. Nitekim bu olay Erken Urartu yani Beylikler Dönemi (MÖ 13-9. yüzyıl) olarak adlandırılan süreci sonlandırarak Urartu Krallığı’nın kuruluş sürecini başlatmıştır. MÖ 9-7. yüzyılda bölgede ilk merkezî krallığı kuran Urartular, yaklaşık 200 yıl tarih sahnesinde kalmışlardır. Bu zaman dilimi içerisinde mimariden sanata geniş bir yelpazede özgün eserler ortaya koymuşlardır. Özellikle maden işlemeciliğindeki ustalıkları süs eşyalarından askerî teçhizatlara kadar pek çok eser üzerinde izlenebilmektedir. Türkiye ve Dünya’nın çeşitli müze ve özel koleksiyonlarına dağılmış durumdaki Urartu’ya özgü bu metal eserler içerisinde bilezik ve pazıbentler de özel bir yere sahiptir. Erken Demir Çağı’nda (Beylikler Dönemi) ilk örneklerinin demirden yapıldığını bildiğimiz bilezik ve pazıbentler, Urartu dönemiyle birlikte altın, gümüş ve bronzdan üretilmeye başlamıştır. Ancak altın ve demirden yapılan bileziklerin gümüş ve bilhassa bronzdan yapılanlara kıyasla oldukça az olduğu görülmektedir. Daha çok Urartu kale ve nekropollerinde gerçekleştirilen kazılarda ele geçmiş bilezik ve pazıbentlerin çoğunluğunu bronzdan üretilenler oluşturmaktadır. Masif döküm (içi dolu) tekniğinde yapılan bileziklerin uçları yılan, ejder ya da aslan başına sahiptir. Kum kalıplarda dökümü yapılan bileziklerin baş detayları ise ince uçlu aletler yardımıyla elde işlenmektedir. Bu çalışma kapsamında Alanya Müzesi’ne satın alma yoluyla kazandırılan yedi adet bilezik ve iki adet pazıbentten oluşan toplam 9 adet metal eser incelenmiştir. Bu bileziklerden yalnızca bir tanesi Erken Demir Çağı özelliği yansıtmakla birlikte diğer 6 bilezik ve 2 pazıbentin Urartu Dönemi’ne ait olduğu anlaşılmaktadır. Buluntu yerleri Van çevresi olarak bilinen eserlerin benzer örnekler yoluyla yapılan karşılaştırmasıyla kronolojik çerçevelerinin belirlenmesi ve kültürel mirasımızın zengin bir bölümünü oluşturan bu eserlerin bilim dünyasına tanıtılması hedeflenen amaçlar içerisindedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Archaeological Science |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | June 27, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Issue: 61 |