Eylül 2013 tarihli Tuncer Güneş v Türkiye kararının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşınmadan önce gerek ilk derece mahkemelerinde izlenen usul gerekse temyiz mahkemesi kararının verilmesi süreci ve kararın dayanakları ve devamında kararın Türk iç hukukuna etkisi sırası ile incelenecek konulardır. Tuncer Güneş davası kadının kızlık soyadı kullanma talebi ile açılmış ve hükme bağlanmış pek çok davanın sonuncusudur. Bu suretle yapacağımız inceleme sayesinde bir yandan yürürlükteki Türk hukuku düzenlemeleri ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yargılama sürecini incelerken diğer yandan kadının kızlık soyadını kullanma talebine ilişkin yapılan ilk başvurudan günümüze Türk kamuoyunda, iç hukukta, sivil toplum örgütleri ve benzeri pek çok alanda gündeme getirdiği tartışmaları ve çözüm önerilerini de inceleme fırsatı bulabileceğiz. Çünkü iç hukukta 1995 yılında başlayan süreci aynı yıl içinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne bu konuda yapılan ilk başvuru olan Ünal tekeli Türkiye davasının açılması izlemiş bu dava 2004 yılında hükme bağlanmış ve 1995 yılından günümüze kadar geçen zaman zarfında gerek Türk yargısı gerek Türk kamuoyunun farklı görüş ve çözüm önerileri üzerine tartışmalarına imkân sağlamıştır. Nitekim bu süreçte kadının soyadını kullanma hakkına ilişkin kanun tekliflerinin meclise sunulduğu yargı paketleri tasarıları içinde yer alması gündeme gelmiş, ilk derece mahkemeleri önceki kararlarından farklı kararlara hükmetmeye başlamışlardır. Ayrıca doktrinde de tartışma konusu olarak ele alınmış pek çok makalede irdelenmiş ve farklı ülke kanunlarının öngördüğü çözümlerden hareketle kanun değişikliği önerileri gündeme getirilmiştir. Yine bu inceleme Türk iç hukukunda bu konuda meydan gelen değişikliklere, kamuoyundaki yansımalarına ilk derece ve yüksek mahkeme nezdinde sonraki başvurularda ortaya konan tutum değişikliklerine değinebileceğiz. Son olarak Türk iç hukukunda temel sayılabilecek değişiklik olan 2010 Anayasa değişikliği ile Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru imkânının tanınması ve bu düzenleme ile birlikte artık iç hukuk yollarının tüketilmesi için öngörülen yargısal başvuru aşamalarına bir yenisi daha eklenmiştir. İç hukuktaki aşamalar incelenirken ele alınacak bir diğer değişiklikte budur.
The matters to be studied are the procedures followed up at the stages of primary decision Tuncer Gunes v Turkey dated September 2013 before this was carried on to European Court of Human Rights to be analyzed during the stage of court of appeals and the supporting decisions and the effects on Turkish Laws. Tuncer Gunes lawsuit was decreed upon the request of lawsuit filed by the woman’s demand for using her maiden’s surname and it is the last of many lawsuits ruled by the court. By means of this study, we will on one side analyze the applicable Turkish law arrangements in this regard and on the other side, the proceedings of European Court of Human Rights will be analyzed and we will also have the opportunity to analyze discourses within domestic law regarding the applications for use of a woman’s maiden’s surname including Turkish public, domestic law, civil society organizations and similar fields and the discourses brought forward starting from the first applications made. This is because, under the domestic law, the proceedings which started in 1995 were followed by Unal Tekeli vs. Turkey lawsuit filed before European Court of Human Rights which was filed, then adjudicated in 2004 and from 1995 until recently, it enabled means to Turkish courts and the public to discuss this matter including different opinions and suggestions of solution. During this process, the stage of involving the legislative packages being submitted before the parliament were on the agenda and different decisions were adopted which were different from the previous decisions. Furthermore the doctrinal matters were also considered and many articles were analyzed and from the solutions envisaged by Turkish laws, the amendments of law were taken to the agenda. In this regard, we can refer to the changes and amendments in Turkish Law in this regard, the reflections in Turkish public and the applications before Turkish Courts. Finally, with the amendment of Constitution dated 2010 which may be deemed as a fundamental change in Turkish domestic law and with the right of individual communication to the Constitutional Court, a new stage to the predicted stages of judicial application were added with this arrangement designated for exhausting the stages of judicial individual application. This is the other change to be considered when the stages of domestic law are being studied
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | February 1, 2015 |
Published in Issue | Year 2015 Issue: 33 |
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License