Türk sanatının en özgün yorumları Selçuklu dönemine aittir. Bilhassa Anadolu Selçukluları inşa ettikleri mimari eserlerin estetik ve sade görünümünün yanı sıra kitabe üslupları ile de dikkat çekmektedirler. Hemen hemen her eserin bir kitabesi mevcuttur. Bunların bir kısmı günümüze kadar sağlam bir şekilde gelmiştir. Fakat bir kısmı zamanımıza ulaşamamıştır. Yine bir kısmı da tahrip olmuş bir vaziyette, bazen ait olduğu yapıyla lokasyon bağı olmayan yerlerde bulunmuştur. Medrese, camii, kervansaray, türbe vb yapıların kitabeleri bu mekânların yapım ve onarımı, banisi ve ustası hakkında bilgi verir. Ayrıca dönemin siyasi, sosyal, iktisadi ve kültürel durumu hakkında epigrafik arşiv malzemesi niteliğinde çıkarımlarda bulunmak için gerekli ayrıntıları da ihtiva etmektedirler. Bu yüzden kitabeler, tarih ve sanat tarihi gibi sosyal bilimler için önemli bir tarihi belge niteliğindedirler. Anadolu Selçuklu dönemi yapı tiplerinden biri de mescitlerdir. Mescitler şehir dokusu içerisinde mahalle aralarında inşa edilen, vakit namazlarının kılındığı, küçük ölçekli mütevâzî yapılardır. Mescitler kubbeyle örtülü kübik bir harimden oluşanlar, kubbeli harimin önünde bir ön mekanı olanlar ve kubbeli harimin önünde veya yanında türbe ya da tekke odası olmak üzere üç farklı plan şeması gösterirler. İç Karaarslan Mescidi bu gruplandırmada birinci grup içerisine yer alan, kare planlı, kübik gövdeli ve üzeri tromplara oturan kubbe ile örtülü bir harimden oluşmaktadır. Mescidin inşasında temelde taş, beden duvarlarının üst kısmında kubbeye geçiş tromplarında ve kubbesinde tuğla malzeme kullanılmıştır. Mabedin en önemli kısmı alçı ve çini ile bezenmiş mihrabıdır. Yapıya ait herhangi bir kitâbe olmadığından araştırmacılar tarafından mescit 12. yüzyılın ilk yarısına, 13. yüzyılın ilk çeyreğine, ortalarına, sonlarına ve 14. yüzyılın başlarına olmak üzere farklı zaman dilimlerine tarihlendirilmiştir. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 1990 yılında yapılan restorasyon esnasında mescidin mihrabında sıva altına kırık halde istif edilmiş çini kitâbe parçaları ortaya çıkartılmıştır. Bu parçalar daha sonra Sahib Ata Vakıf Müzesi’ne nakledilerek muhafaza altına alınmıştır. İki satır halinde istif edilmiş, bazı parçaları kayıp, çok parçalı çini kitâbe üzerinde yapmış olduğumuz çalışma neticesinde bir metin oluşturulmuştur. Bu makalede İç Karaaslan Mescidinin kitâbesi ilk defa okunarak, transkripsiyonu ve anlamı verilerek değerlendirilmeye çalışılmıştır.
The most original interpretations of Turkish art belong to the Seljuk period. Especially the Anatolian Seljuks attract attention with their aesthetic and simple appearance as well as their inscription styles of the architectural works they built. Nearly all of the works have an inscription. Some of them have reached the present day. But some have not reached our time. Also, some of them were found in a damaged condition, sometimes in places which do not have a location connection with the structure they belong. The inscriptions of the madrasah, mosque, caravanserai, tomb, etc. provide information about the construction and repair of these places, their owners and masters. They also contain the necessary details to make inferences about the political, social, economic and cultural situation of the period in the form of epigraphic archival material. Therefore, inscriptions are important historical documents for social sciences such as history and art history. Masjids are one of the building types of the Anatolian Seljuk period. Masjids where time prayers are performed are small-scale humble structures built between the neighbourhoods within texture of the city. The masjids show three different plan schemes; the first one that has a cubic prayer hall covered with a dome, the second one which has a front space in front of the domed prayer hall, the last one that has a tomb or lodge in front of or near the domed prayer hall. With having a square plan, cubic body, and a prayer hall covered with a dome sitting on the squinch, Inner Karaaslan Masjid belongs to the first one in this grouping. While stone was used in the construction of the masjid, the brick was used on the upper part of the body walls, squinches, and dome. The most important part of the masjid is a mihrab decorated with plaster and tiles. Since there is no inscription, the masjid was dated to the first half of the 12th century, the first quarter, middle and end of the 13th century, and the beginning of the 14th century. During the restoration carried out by the General Directorate of Foundations in 1990, the fragments of tile inscriptions stacked as broken under the plaster in the mihrab of the masjid. These pieces were later transferred to the Sahib Ata Foundation Museum and kept under protection there. A text was created as a result of our work on two-part tile inscription which was stacked in two lines and some parts were lost. In this article, the inscription of Inner Karaaslan Masjid is read for the first time and its transcription and meaning is tried to be evaluated
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | December 1, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Issue: 42.1 |
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License