There is a long tradition in shipping law of resolving disputes outside the courts and through arbitration. Shipping contracts often contain an arbitration clause and potential disputes are settled through this procedure. Although arbitration has advantages in terms of confidentiality, choice of law and arbitrators, it has been criticised in recent years for the length and cost of proceedings. Nevertheless, mediation, which is a less costly and faster, negotiated and peaceful alternative dispute resolution method, has not been seriously adopted in shipping practice. However, the nature of the shipping trade, which is often conducted with the involvement of brokers and agents, is a culture of negotiation and compromise. In particular, in disputes arising out of maritime casualties, which are the subject of this article and which are considered within the scope of “wet disputes” in foreign literature and practice, there is generally no contract between the parties. As a result, the method of settlement of the dispute is usually agreed upon after the occurrence of the event giving rise to the dispute. Of course, in disputes where arbitration is not provided for, the parties have the right to have recourse to the state judiciary; however, since disputes arising out of maritime accidents often require apportionment of fault, liability and compensation, it may be more efficient to have a shorter conciliation procedure to satisfy the parties rather than to determine right or wrong. Within the framework of these principles and guidelines, this article has analysed the practice of mediation in disputes arising from maritime accidents in the light of the legislation in force and has made some assessments and suggestions on the subject.
This article is not subject to Ethics Committee permission.
Deniz ticareti sahasında, uyuşmazlıkların devlet yargısı dışında ve tahkim yolu ile çözülmesi konusunda köklü bir gelenek vardır. Deniz ticareti sözleşmelerinde, ekseriyetle bir tahkim şartı yer alır ve muhtemel uyuşmazlıklar bu usul ile çözülür. Tahkim yolunun, her ne kadar gizlilik, hukuk ve hakem seçimi gibi konularda avantajları ifade edilse de; yargılama süreleri ve masrafları gibi konularda şimdiye kadar devlet yargısına yöneltilen eleştiriler, son yıllarda tahkim yolu bakımından da dile getirilmeye başlanmıştır. Buna rağmen, daha az masraflı ve daha hızlı, müzakereye dayalı ve barışçıl bir alternatif çözüm yolu olan arabuluculuk, deniz ticareti tatbikatında ciddi bir rağbet görmemiştir. Oysa ki çoğu defa brokerlar ve acentelerin katılımıyla gerçekleştirilen deniz ticareti faaliyetlerinin doğasında müzakere ve uzlaşı kültürü vardır. Bilhassa makalenin konusunu teşkil eden ve yabancı literatür ve tatbikatta “wet disputes” kapsamında değerlendirilen deniz kazalarından doğan uyuşmazlıklarda, tarafların arasında genellikle bir sözleşme bulunmaz. Tabiatıyla uyuşmazlığın ne şekilde çözüleceği, genellikle uyuşmazlığa sebep olan hadisenin meydana gelmesinden sonra kararlaştırılır. Şüphesiz ki tahkim yolunun öngörülmediği uyuşmazlıklarda tarafların, devlet yargısına başvurma hakkı saklıdır; ancak deniz kazalarından doğan uyuşmazlıklarda çoğunlukla kusur, sorumluluk ve tazminatın paylaştırılması gerektiğinden, haklı veya haksızın tespitinden ziyade tarafları tatmin edecek, nispeten daha kısa bir prosedürün işletilmesi daha verimli olabilecektir. Bu makalede, işbu prensip ve esaslar dairesinde, deniz kazalarından doğan uyuşmazlıklarda arabuluculuk uygulaması, merî mevzuat bakımından ele alınmış ve konu ile ilgili birtakım değerlendirme ve önerilerde bulunulmuştur.
Deniz ticareti hukuku alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri deniz kazaları arabuluculuk tahkim
Bu makale Etik Kurul iznine tabi değildir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Law in Context (Other) |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | July 12, 2024 |
Submission Date | April 17, 2024 |
Acceptance Date | July 2, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Issue: 59 |