Memluks who reigned approximately two century between 1250-1517 on the geography of Egypt and Syria, started to study densily for gain legality because of their origin was slave. They became major patron of the Islamic world as using two important opportunities about this subject. One of the opportunities, Moguls had to stop the progress to Middle East as a result of the defeat of Memluk in Ayn-Calut in 1260. The second one, caliphate of Abbasid was invigorated again in Egypt which had removed in Bagdad in 1258. The Sultans of Memluk had an active role in the Islamic world as taking both Ayn-Calut and caliphate of Abbasid under their protection. Sultans of Memluk who gain legality in the Islamic world started to strive for make principles sovereignty and domination among themselves. The sentence of “person who killed the sultan become a sultan” will become a principle afterwards because of the state is established as a result of bloody revolution and the system of heir apperancy won’t come true until collapse with the exception of some situations. Bloody revolutions and struggle of power among emirs will imprison the Memluks in geography of Egypt and Syria and as a consequence they can’t apply idea of world domination which is the main target of philosophy of conquest that is seen all the Turkish states in history. Owing to they imprisoned themselves in certain geography, they couldn’t follow the technological development and various events in the world and as a result of this, collapse has become inevitable
Mamluks Egypt sultanate the legitimacy crown system creating a dynasty
1250-1517 yılları arasında yaklaşık iki buçuk asır Mısır ve Suriye coğrafyasında hüküm süren Memlûkler, köle asıllı olmaları sebebiyle meşruiyet kazanmak amacıyla yoğun çalışmalara girmişlerdir. Bu konuda karşılarına çıkan iki önemli fırsatı olumlu bir şekilde kullanarak bir anda İslam âleminin hâmisi mevkiine yükselmişlerdir. Bu fırsatlardan ilki; Moğolların 1260’da Ayn-Calût’ta Memlûkler tarafından ağır bir yenilgiye uğratılarak Orta-Doğu’daki ilerleyişini durdurmak zorunda kalmalarıdır. İkincisi ise; 1258 yılında Bağdad’da ortadan kaldırılan Abbasî Halifeliği’nin Mısır’da yeniden ihyâ edilmesidir. Memlûk sultanları hem Ayn-Calût zaferi hem de Abbasî Halifeliği’ni himayeleri altına alarak İslam âleminde söz sahibi bir konum kazanmışlardır. İslam âleminde meşrûiyet kazanan Memlûk sultanları, bundan sonra içeride kendi aralarında hâkimiyet ve saltanat prensipleri oluşturma gayretine girmiştir. Devletin kanlı bir ihtilal sonucunda kurulması daha sonraki yıllarda da “sultanı öldüren sultan olur” cümlesiyle özetlenebilecek bir prensip olarak kabul görecek ve yıkılışa kadar veliahdlık sistemi birkaç istisna dışında gerçekleşmeyecektir. Kanlı ihtilâller, emirler arasındaki nüfûz mücadeleleri Memlûkleri Mısır ve Suriye coğrafyasına hapsedecek, bunun sonucunda tarihte kurulan bütün Türk devletlerinde gördüğümüz fütûhatçı felsefenin temel hedefi olan cihan hâkimiyeti idealini uygulamaya koyamayacaklardır. Kendilerini belirli bir coğrafyaya hapsetmeleri sebebiyle dünyadaki olayları veteknolojik gelişmeleri takip edememişler bunun sonucunda da yıkılış kaçınılmaz hale gelmiştir
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Mayıs 2013 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2013 Cilt: 32 Sayı: 53 |