Osmaniye (Cebel-i Bereket), Adana Vilayetine bağlı dört sancaktan biri olarak 1881`de kaza, 1924’de ise il merkezi olmuşsa da 1933’de tekrar kaza merkezi olarak Adana`ya bağlanmıştır. Ermeniler, Mondros Ateşkes Anlaşması’nı takiben, özellikle Fransa’nın desteğini arkasına alarak Osmaniye bölgesine gelmişler ve silahlanarak bölgede yaşayan Türkler ve Müslümanlara zulüm ve işkence yapmaya başlamışlardı. İngilizlerle yapılan Suriye İttifaknamesi gereği Çukurova’yı işgal maksadıyla İskenderun’dan 5 Ekim 1920’de karaya çıkan Fransız Kuvvetleri, 10 Ekim’den itibaren şiddetli taarruzlar başlatmışlar, Topçular, Kovanbaşı ve Araplı'daki Türk kuvvetlerinin kahramanca direnişleri sonucu geri çekilmek zorunda kalmışlar ancak bir ay kadar süren şiddetli muharebeler neticesinde 9-10 Kasım günü Milli Kuvvetler direnişinin kırılmasıyla Osmaniye`ye girmişlerdir. İşgalin ardından Osmaniye’de ise halk “Palalı Süleyman, Gavur Ali, Divlimoğlu Hacı Efendi, Alibekiroğlu Dede Efendi ve Rahime Hatun” isimleriyle bilinen çete örgütlenmesine gitmiş ve işgale karşı büyük bir mücadele başlatmıştır. 20 Ekim 1921 tarihli Ankara Anlaşmasının ardından Fransa Çukurova’daki işgal güçlerini geri çekmeye başlamış, 3 Ocak 1922’de Mersin, 5 Ocak’ta Adana ve 7 Ocak’ta Osmaniye’yi boşaltmıştır. Böylelikle Osmaniye yaklaşık üç yıl süre ile yoksun kaldığı hürriyetine yeniden kavuşmuştur. Çalışmanın amacı, milli mücadelemizin önemli cephelerinden biri olan Güney Cephesinde Osmaniye vilayetinin işgale karşı vermiş olduğu mücadeleyi, başta bölgeye “Hafız” takma adıyla görevlendirilen Yüzbaşı Osman (Tufan Paşa) olmak üzere, dönemin Adana Plevne İlkokul Öğretmeni Vicdan Karaırmak, bölgenin direniş çete liderleri Alibekiroğlu Dede Efendi, Çalık Mustafa, Gavur Ali gibi dönemin tanıkların hatıralarıyla analiz etmektir.
Although Osmaniye (Cebel-i Bereket) became a district in 1881 and a provincial center in 1924 as one of the four sanjaks of Adana Province, it was again connected to Adana as a district center in 1933. Following the Armistice of Mudros, the Armenians, especially with the support of France, came to the Osmaniye region with the agreement, and began to oppress and torture the Turks and Muslims living in the region by taking up arms. The French Forces, which landed from Iskenderun on October 5, 1920, in order to occupy Çukurova in accordance with the name of the Syrian Alliance with the British, had to withdraw as a result of the heroic resistance of the Turkish forces in Topçular, Kovanbaşı and Araplı the fierce attacks they started from October 10. As a result of the fierce battles that lasted for months, they entered Osmaniye on 9-10 November after the resistance of the National Forces was broken. After the occupation, the people in Osmaniye went to the gang organization known as "Palalı Süleyman, Gavur Ali, Divlimoğlu Hacı Efendi, Alibekiroğlu Dede Efendi, and Rahime Hatun" and started a great struggle against the occupation. After the agreement, France started to withdraw the occupation forces in Çukurova, Mersin on 3 January 1922, Adana on 5 January and Osmaniye on 7 January. Thus, Osmaniye regained the freedom it had been deprived of for about three years. The aim of the study is to examine the struggle of Osmaniye province against the occupation on the Southern Front, which is one of the important fronts of our national struggle, especially Captain Osman (Tufan Pasha), who was assigned to the region with the nickname "Hafız", Adana Plevne Primary School Teacher Vicdan Karaırmak, the resistance gang leaders of the region Alibekiroğlu Dede Efendi, Çalık Mustafa, Gavur Ali is to analyze with the memories of the witnesses of the period.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Mart 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 41 Sayı: 71 |