In the time period considered the era of the Trial in Islamic history, the Arab language began to develop with each tribe creating their own private dialects and became a literary language among Arabs living in the region. After the poems of Arabic poets, the era of the jasmerie was spread among other people besides Arabs, as the Qur'an descended from Arabic. Because with the spread of Islam through conquests outside the Arabian Peninsula, it has become the mother of many states in the region. In addition, regardless of its nationality, all Muslims have become religious languages. As a result of these developments, Arabic has been divided into major parts, such as the province of Nahiv, the province of Sarf and the province of Lugat from the early ages of Islam, and the rules of linguistics and semantics of meaningful sentences have been determined in accordance with these disciplines. The words that make up the sentence meaningful in Arabic linguistics and semantics are three types: Name, verb and letter. The names have a number of classifications between them. The subject of adjective-i musebbehe, which we discussed in our research, is generally examined in Arabic grammar, namely verb, name, and letter group name in terms of consumable and Nahiv provinces. In Arabic, the names are divided into two parts, including the name of the midst and the derivative. The number of derived (mutasarrif) names varies in terms of Nahiv and consumable. It is the words ism-i fâil, ism-i mefûl, adjat-i musebbehe, mubâlaga sîga and ism-i tafdil mutasarrif. These names are more of an amel-driven basis for the Nahiv, and in terms of consumeration, they stand out in terms of their valets. In this study, the time and subut meaning within the synonym of the sentences, as well as the terms of the amusement of names who have a key place in the Arabic sentence string, are explained by sampling the differences in use between other names, Arabic sentences and Qur'an-i Quran verses.
İslam tarihinde Câhiliyye Dönemi olarak kabul edilen zaman diliminde Arap dili, her kabilenin kendi aralarında konuştukları özel lehçelerini oluşturmalarıyla gelişmeye başlamış ve bölgede yaşayan Araplar arasında edebî bir dil hâline gelmiştir. Arapça Câhiliyye dönemi Arap şairlerinin şiirlerinden sonra Kur’ân’ın Arapça inmesiyle de Araplardan başka diğer insanlar arasında da yayılmıştır. Çünkü İslâmiyetin fetihler yoluyla Arap Yarımadasının dışında yayılmasıyla beraber bölgedeki birçok devletin anadili Arapça olmaya başlamıştır. Bunun yanında, milletine bakılmaksızın, Müslümanların tamamının da dînî anlamda ibadet dili hâline gelmiştir. Bu gelişmeler neticesinde Arapça, İslâmiyetin ilk asırlarından itibaren, Nahiv ilmi, Sarf ilmi ve Lugat ilmi gibi ana kısımlara ayrılmış ve bu ilim dallarına göre de anlamlı cümlelerin dilbilim ve anlambilim yönünden kuralları belirlenmiştir. Arapça dilbilimi ve anlambilimi açısından anlamlı cümleyi oluşturan kelimeler isim, fiil ve harf olmak üzere üç çeşittir. İsimlerin de kendi arasında birtakım sınıflandırılması vardır. Araştırmamızda ele aldığımız sıfat-ı müşebbehe konusu genel anlamda Arapça gramerde yani sarf ve nahiv ilimlerinde fiil, isim ve harf grubundan isim konusunda incelenmektedir. Şöyle ki Arapçada isimler de kendi arasında câmid ve türemiş isim olmak üzere iki kısma ayrılır. Nahiv ve sarf ilimleri açısından türemiş (mutasarrıf) isimlerin sayısı değişmektedir. İsm-i fâil, ism-i mefûl, sıfat-ı müşebbehe, mübâlağa sîgası ve ism-i tafdil mutasarrıf kelimelerdendir. Bu isimler nahiv açısından daha çok amel yönüyle, sarf açısından ise vezinleri yönünden ön plana çıkmaktadır. Bu çalışmamızda Arapça cümle diziminde önemli bir yere sahip olan sıfat-ı müşebbehe olan isimlerin amel etme şartlarının yanında anlamlı cümle dizimi içindeki zaman ve sübut anlamları, diğer isimler ile arasındaki kullanım farklılıkları, Arapça cümleler ve Kur’ân-ı Kerimden ayetler ile örneklendirerek açıklanmıştır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Linguistics |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 29, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 |