The Muslims maintained their political existence in
Andalusia from the early 8th century until 897/1492. After the fall of the
Andalusian Umayyad State in 422/1031, the first state of the Muslims in the
Iberian Peninsula, many city states were established. In the late 5th/11th
century these small city-states called Muluk al-Tawaif (Party-Kings) were faced
with the danger of fall in the face of Christian forces. They turned for
assistance to the Murabites in Maghreb who were of Berber origin. Thanks to the
assitance supplied by the Maghreb, the rule of the Murabites began in Andalusia
in 483/1090, followed by the Almohads’ rule after 541/1147. Following the fall
of the state of Almohads in the early 7th/13th, another period of Muluk
al-Tawaif (Party-Kings) arose and within a short time, the states collapsed
except for Bani Ahmar (Nasrids or Granada Sultanate). This state managed to survive
for nearly two and half centuries. During this period, it had contacts with
other states in different ways. One of the states which the Granada Sultanate
was most often in contact with was the Marinides State in the Maghreb, south of
the Strait of Gibraltar. This state, which was one of the successors of the
Almohads, saw itself as heir to them in terms of the Andalusian jihad. In the
ongoing struggle against the Christian forces in Andalusia, the Marinids and Bani Ahmar were generally in cooperation. These
two states, which were the successors of the Almohads, also had common features
in terms of religion, language, culture and lineage. The relations that started
primarily on military grounds for defense purposes were not limited to this,
but continued to be maintained with interactions in different fields. In the
present study, various relations and interactions between Bani Ahmar and
Marinides state will be dealth with.
Müslümanlar
8. yüzyılın başlarından 897/1492’e kadar Endülüs’te siyasî varlıklarını devam
ettirmişlerdir. İber Yarımadası’ndaki Müslümanların ilk devleti olan Endülüs
Emevî Devleti'nin 422/1031’de yıkılmasından sonra, çok sayıda şehir devleti
kurulmuştur. Mülûku't-tavâif denilen bu küçük şehir devletleri, 5/11. yüzyıl
sonlarında Hıristiyan güçler karşısında zaman zaman yok olma tehlikesi
yaşamışlardır. Bu durum karşısında Mağrib'teki Berberî asıllı Murâbıtlardan
yardım istemişlerdir. Mağrib’ten gelen yardımlar sonucunda Endülüs’te 483/1090
yılından itibaren Murâbıtlar, ardından 541/1147'den sonra da Muvahhidler
hâkimiyeti başlamıştır. Muvahhidlerin 7/13. yüzyıl başlarında yıkılmasıyla
Endülüs’te yeniden Mülûku’t-tavâif dönemi ortaya çıkmış ve kısa zaman
içerisinde Benî Ahmer (Nasrîler veya Gırnâta Sultanlığı) dışındaki devletler
yok olmuştur. Bu devlet, yaklaşık iki buçuk asırlık dönem boyunca ayakta
kalmayı başarmıştır. Bu dönem boyunca da diğer devletlerle farklı yönlerden
temaslarda bulunmuştur. Gırnâta Sultanlığı’nın en yoğun ilişki içerisinde
bulunduğu devletlerden biri de, Mağrib’te, Cebelitârık Boğazı’nın güneyinde yer
alan Merînîler Devleti olmuştur. Muvahhidlerin haleflerinden olan bu devlet,
kendisini Endülüs cihadı açısından da onların varisi olarak görmüştür.
Endülüs’te Hıristiyan güçlere karşı devam eden mücadelede de Merînîler ve Benî
Ahmer genellikle işbirliği içinde olmuşlardır. Muvahhidlerin ardılı olan bu iki
devlet, din, dil, kültür, soy olarak da ortak özelliklere sahiptiler. Öncelikle
savunma amaçlı askerî zeminde başlayan ilişkiler, bununla sınırlı kalmamış,
farklı alanlarda etkileşimlerle devam etmiştir. Bu çalışmada Benî Ahmer ve
Merînîler devleti arasındaki çeşitli ilişkiler ve etkileşimler ele alınacaktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2019 |
Submission Date | September 19, 2019 |
Acceptance Date | November 1, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 5 Issue: 2 |