Scientific advances that took place with the Renaissance and the Enlightenment behind of it, has managed to attract a lot of attention. So with this result, modern science is accepted as the most reliable source of the knowledge and is placed on a ground where it can solve any problem. It is also said such that science is able to produce information about whether God exists or not. At this stage, with the contribution of ideological approaches and some groundless illogical arguments exhibited in the name of religion, science has now been turned into a sacred institution. The science, which is transformed into a sacred, has become unable to meet another sacred religion on a common ground and a wrong dichotomy has been used. Thereby the advancing science has slowly started to "destroy God". The understanding of science that has now become like this, it became also the biggest support points of the atheists. Although this understanding of science, which has turned into a sacred, and has emerged basically against the Christian faith, it has been tried to reflect locally on all beliefs.
Whereas, waiting for the science to provide data that “God will be annihilated with the advancement of science” actually it makes it necessary to be unaware of the limits of the science. The discourse that faith will disappear with the advancement of science, it doesn’t seems an acceptable argument in terms of Islam. Because Islam dynamically depicts the mind and presents nature as evidence of God's existence. On the other hand, it is a important point to remember for those who claim that there will be no room for God with the advancement of science that the fact of religion/faith is not a lack of knowledge, on the contrary it is that knowledge leads people to confirm. And also, for those who attribute to Muslims that they fall behind in science because of their beliefs, they need to look for it in political, social and economic reasons.
Rönesans ve ardında Aydınlanma dönemiyle beraber gerçekleşen bilimsel ilerlemeler fazlaca dikkat çekmeyi başarmıştır. Bunun sonucunda modern bilim, bilginin en güvenilir kaynağı olarak kabul edilerek onun her meseleyi çözebileceği bir zemine oturtturulmuştur. Öyle ki bilim, Tanrı’nın var olup olmadığına dair de bilgi üretebileceği dillendirilmiştir. Bu aşamada ideolojik yaklaşımların ve din adına sergilenen bazı temelsiz akıl dışı argümanların katkısıyla da bilim artık kutsal bir müesseseye dönüştürülmüştür. Kutsala dönüştürülen bilim, bir diğer kutsal olan dinle artık ortak bir zeminde buluşamayacak hale dönüşmüş ve yanlış bir dikotomiye alet edilmiştir. Dolayısıyla artık ilerleyen bilim, yavaş yavaş “Tanrı’yı yok etmeye” başlamıştır. Artık bu hale dönüşen bilim anlayışı ateistlerin de en büyük destek noktaları olmuştur. Kutsala dönüşen bu bilim anlayışı her ne kadar temelde Hıristiyanlık inancına karşıt olarak ortaya çıkmış olsa da yer yer tüm inançlara yansıtılmaya çalışılmıştır.
Oysaki bilimden, “bilimin ilerlemesiyle Tanrı’nın yok olacağına” dair veri sunmasını beklemek aslında bilimin sınırlarından bihaber olmayı gerekli kılmaktadır. Bilimin ilerlemesiyle inancın yok olacağı söylemi, İslam dini açısından kabul edilebilir bir argüman olarak görülmemektedir. Çünkü İslam, aklı dinamik olarak tasvir etmekte ve tabiatı Tanrı’nın varlığının delili olarak sunmaktadır. Diğer taraftan bilimin ilerlemesiyle Tanrı’ya yer kalmayacağını iddia edenlerin unutmaması gereken önemli husus, dinin/imanın bir bilgi eksikliği olmadığı aksine bilginin insanı tasdiğe yönelttiği gerçeğidir. Ayrıca Müslümanların bilimde geri kalmalarının sebebini onların inançlarına bağlayanlar, bunu siyasi, sosyal ve ekonomik bazı sebeplerde araması gerekmektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2020 |
Submission Date | July 10, 2020 |
Acceptance Date | September 3, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Volume: 6 Issue: 2 |