In Sufism, the subject of love or divine love is considered as one of the most valuable concepts and the most important foundations on which the Sufis build their way of knowing Allah. For this reason, it has aroused the interest of many people, especially mystical and literary circles, from different religions, languages, races and cultures since ancient times. If there were no conversation or love, many of the literary texts would not exist today. This phenomenon, which has been handled from different perspectives from past to present, has been subjected to different evaluations, sometimes in a literary text, and sometimes by writing separate treatises and books about it. One of the personalities who dealt with this subject in detail is Ibn Debbâg al-Qayravani, one of the Sufis of the 7th century Hijri. Ibn Debbâğ, like his predecessors Fârâbî, Tevhîdî and Ghazali, is one of the Sufis who consider love together with the theory of beauty and perfection. But what makes it different is that besides the theory of beauty and perfection, the states of lovers, the ways to reach genuine love, the parts of love, the truth of perfection and beauty, spiritual love, the pleasures of fellow devotees... In addition, his recording of mystical states and maqams with shar'i measures, his systematic handling of zahir-bâtın, latîf-kesîf, lofty-suflî concepts and associating them with love form a collection of his ideas. In fact, Ibn Debbâg sheds light on the understanding of Sufism of the period in which he lived, with the way he handled and handled the subject. While all these reveal the importance of our study, they are also the issues that determine its method. On the other hand, the absence of any academic study related to Ibn Debbâg and his understanding of love in our country is one of the main reasons why we prefer this subject.
Tasavvufta muhabbet ya da ilahi aşk konusu, sûfîlerin Yüce Allah’ı bilme yollarını inşa ettikleri en değerli kavramlardan ve en önemli temellerden biri olarak kabul edilir. Bu yüzden en eski çağlardan beri farklı din, dil, ırk ve kül-türe mensup birçok insanın, özellikle de tasavvufî ve edebî çevrelerin ilgisini uyandırmıştır. Şayet muhabbet ya da aşk olmasaydı, edebî metinlerin birçoğu belki de bugün olmayacaktı. Geçmişten günümüze farklı açılardan ele alınan bu olgu, bazen edebî bir metin içerisinde, bazen de hakkında müstakil risaleler ve kitaplar yazılarak farklı değerlendirmelere tabi tutulmuştur. Bu konuyu detaylıca işleyen şahsiyetlerden birisi de Hicrî 7. yüzyıl sûfîlerinden İbn Debbâğ el-Kayravânî’dir. İbn Debbâğ, seleflerinden Fârâbî, Tevhîdî ve Gazalî gibi muhabbeti cemâl ve kemâl nazariyesiyle birlikte ele alan sûfîlerdendir. Fakat onu farklı kılan husus, cemâl ve kemâl nazariyeleri yanı sıra âşıkların halleri, hakiki muhabbete ulaşmanın yolları, muhabbetin kısımları, kemâl ve cemâlin hakikati, manevî muhabbet, muhib sâliklerin zevkleri… muhabbetle ilgili konuların hemen hemen tamamını sistematik bir bütünlük içeresinde ele almasıdır. Ayrıca tasavvûfî hâl ve makamları şer’î ölçülerle kayıtlaması, zâhır-bâtın, latîf-kesîf, ulvî-süflî kavramları sistematik olarak ele alması ve bunları muhabbetle ilişkilendirmesi onun fikirlerinin bir mecmuasını oluşturur. İbn Debbâğ, konuyu ele alışı ve işleyişi biçimiyle, aslında yaşadığı dönemin tasavvuf anlayışına da ışık tutmaktadır. Bütün bunlar, çalışmamızın önemini ortaya koymakla birlikte aslında yöntemini de belirleyen hususlardır. Öte yandan ülkemizde İbn Debbâğ ve onun muhabbet anlayışıyla alakalı akademik alanda herhangi bir çalışmanın bulunmaması bu konuyu tercih etmemizin ana saiklerindendir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2022 |
Submission Date | August 20, 2022 |
Acceptance Date | October 19, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 8 Issue: 2 |