Osmanlı toprak düzeni bozulduğu ve giderek mirî topraklar özel mülk haline geldiği için topraksız çiftçiler meselesi ortaya çıkmıştı. Dolayısıyla Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren bu konu hükûmetlerin önemli ve öncelikli işleri arasında yer aldı. Bu meyanda 1925 yılında devlet arazilerinden topraksız çiftçilere 200 dönüme kadar taksitle arazi satılması kararlaştırıldı. Ayrıca bu uygulamanın yaygınlaşması ve süreklilik kazanabilmesi için 1926 ve 1934 yıllarında İskân Kanunları kabul edilerek, aşiretlerin veya onlar adına ağaların eline geçmiş olan toprakların devlet mülküne dönüştürülmesi yolu açıldı. Böylece çok sayıda göçmene ve topraksız çiftçi ailelere toprak dağıtıldı. Buna rağmen istenilen sonuçlara ulaşılamadığı için 1945 yılında Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu çıkarıldı. Bu kanun yapılan bazı değişikliklere 1973 yılına kadar yürürlükte kaldı, ancak gerektiği ölçüde uygulanamadı. 1973 yılında daha kapsamlı olarak Toprak ve Tarım Reformu Kanunu kabul edildi. Verimliliği ve sosyal adaleti esas alan bu kanun, 17 bölüm ve 237 maddeden oluşuyordu. Kanunun uygulanmasına Urfa ili pilot bölge seçilerek başlandı ve 1978 yılına kadar devam etti. Bu kanun kapsamında Urfa ilinde 1.616.090 dönüm arazi kamulaştırıldı. Ayrıca dağıtılabilecek 1.000.000 dönümden fazla hazine arazisi vardı. Böylece 30.000 civarında olduğu tespit olunan topraksız ailelerin toprak sahibi olabileceği ortaya çıktı, ancak sadece 1.218 aileye toprak verilebildi. Dahası bu aileler, kanunun Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edilmesi ve yerine yeni düzenlemenin yapılmamış olması dolayısıyla tapu sahibi olamadılar. Bununla birlikte Urfa, tarımın gelişmesi ve verimliliğin artması için yol, su, elektrik ve eğitim alanında yapılan birçok yatırıma kavuştu.
Bu araştırmada Türkiye’nin Osmanlı’dan intikal eden toprak meselesi ve bu meselenin halledilebilmesi için sürdürülen çabaların sonuncusu olan Toprak ve Tarım Reformu Kanunu’nun Urfa’da uygulanması incelenmektedir. Birçok kurum ve kuruluşun işbirliği yaparak gerçekleştirdiği çalışmaların neden tamamlanamadığı tahlil edilmektedir. Ayrıca meselenin arka planı dikkate alınarak kronikleşmesinde iktisat-siyaset ilişkisi yorumlanmaktadır. BCA belgeleri, TBMM Zabıtları, resmî yayınlar ve araştırma eserlerinden yararlanılarak konuya açıklık getirilmiştir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Araştırma Makaleleri |
Authors | |
Publication Date | October 23, 2019 |
Submission Date | June 21, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 123 Issue: 242 |
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari-AynıLisanslaPaylaş 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.