Lacan’ın psikanaliz etiği, insanın en derinindeki arzusuyla ilişkisini iyi ve kötü belirleniminde temel bir faktör olarak değerlendirmesi nedeniyle sıklıkla arzu etiği olarak nitelendirilir. Arzu etiği, geleneksel etik teorilerinin fayda, çıkar, ilgi, mutluluk, erdem ve ödeve atfettiği rolü arzuya atfederek bu teorilere radikal bir alternatif sunar. Lacan, bilinçdışı arzularımızı tamamen görmezden gelen tüm bu yüksek amaçların insanın kendi arzusuna ihanetini olumladığını savunur ve bilinçdışını/arzuyu etik ilke olarak gören Freud’un teşebbüsünü takip ederek etik ile pathos (tutku) arasındaki bağlantıyı yeniden keşfetmeye çalışır. Bilinçdışıyla bağlantıda yetkinleşmeyi önceleyen bu yeni etik alan, ahlaki kurallar formüle ederek iradeyi güçlendirmeyi ya da iyi yaşam formülleri sunmayı hedeflemez. Lacancı arzu etiği, insan eylemlerinin çekirdeği olan ancak anlaşılmaz ve ele geçirilemez bir karaktere sahip arzunun kökenlerini keşfederek, insan yaşamının ve karakterinin doğasını neyin oluşturduğuna dair geniş bir anlayışla ilgilidir. Bu bağlamda çalışmamızın amacı, bedenlerimiz, dilimiz ve kendimiz ile ilişkiyi önceleyen bambaşka bir söylemi ihtiva eden arzu etiğinin temeli olan “İçindeki arzuya uygun davrandın mı?” sorusunun varoluşsal karşılığını takip etmektir. Bu amaca bağlı olarak, öncelikle bilinçdışının erdem ve ödev etiğindeki konumunu tartışacak ve Lacan’da hep bir kayıp duygusuyla karakterize olan arzunun ontolojik bir arayışa dönüşmesini değerlendireceğiz. Bu arayışta arzunun gündelik hayattaki görünümleri, öznenin arzusuna neden ve nasıl ihanet etmiş olacağı ve en önemlisi de Lacan’ın etik düsturu olan “Arzuna sahip çık!” mottosunun psiko-felsefi açılımları da temel izleğimiz olacaktır.
Lacan’s ethics of psychoanalysis are often characterized as an ethics of desire since he regards the relation of man to his deepest desire as a fundamental factor in determining good and evil. The ethics of desire offers a radical alternative to these theories by attributing to desire the role that traditional ethical theories ascribe to utility, interest, care, eudaimonia, virtue, and duty. Lacan argues that all these higher goals, which completely overlook our unconscious desires, affirm the betrayal of one’s own desire and try to rediscover the correlation between ethics and pathos, by following the attempt of Freud, who regards the unconscious/desire as the ethical principle. This new ethical field, which prioritizes enabling in connection with the unconscious, does not intend to improve willpower by formulating moral principles or does not offer formulas for the good life. Lacanian ethics of desire is concerned with a broad understanding of what constitutes the nature of human life and character, discovering the origins of desire, which is the core of human actions but of an impenetrable and elusive character. In this context, the aim of our study is to follow the ontic answer to the question, “Have you acted in accordance with your inner desire” which is the basis of the ethics of desire which includes a completely different discourse that prioritizes the relationship with our bodies, language and ourselves. Therefore we will first discuss the position of the unconscious in virtue and duty ethics and evaluate the transformation of desire, which is always characterized by a sense of loss in Lacan, into an ontological search. In this search, our main theme will be why and how the appearances of desire in daily life will betray the desire of the subject, and most importantly, the psycho-philosophical expansions of Lacan’s ethical motto, “Own Your Desire!”.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | 20th Century Philosophy |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 15, 2023 |
Submission Date | August 7, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 |