Toplum halinde yaşıyor olmanın ortaya çıkardığı kaçınılmaz sonuç olarak yöneten ve yönetilen ayrımı genellikle yönetenlerin lehine bir süreç olarak görülür. Ancak yönetilenler sistemin dışında kalamayacakları gibi, yönetenler tarihin her döneminde belli teamül, gelenek, yasa ya da kurallarla bağlı kılınmışlardır. Tüm bu kural, kaide ya da teamüller yönetilenleri, kurulmuş olan iktidarın temelini oluşturan kurucu iktidarın bir parçası yaparken; yine bu kural ya da kaideler yönetenlerin meşruiyetlerinin kaynağıdır da. Bu doğrultuda kurucu iktidar yalnızca modern anlamda anayasaların yapımına bir atfın ötesine geçerek, siyasi iktidarın kullanımının hemen her döneminde meşruiyet koşuludur. Ülkemizde oldukça az çalışılan kurucu iktidar bahsi de bir önceki ifadeyle bağlantılı olarak modern anayasacılıkla ilişkili olarak ve yalnızca konunun teknik kısmıyla ilgili olarak ele alınmıştır. Kurucu iktidarı felsefi boyutuyla ele alan İşsevenler (2019) ise konunun teknik boyutunun ötesine geçerek felsefesini irdelemektedir. Nedenler teorisi ile potansiyel-edim karşıtlığı çerçevesinde kurucu iktidarı felsefi bir tahlilden geçiren yazar; geleneksel ve modern dönemlerdeki farkı ortaya koymamızı sağladığı gibi bağlayıcı kurallar bütününü olarak anayasa, kural, teamül ismi her ne olursa olsun yöneten ile yönetilen arası ilişkiyi belirleyen hukuki mevzuatın her veçheden incelenmesini mümkün kılmaktadır. Bu çalışmada da İşsevenler’in bu perspektifi doğrultusunda Osmanlı’nın geleneksel ve modern dönemleri ile Türkiye Cumhuriyeti’ndeki kurucu iktidarlar analize tabi tutulmuştur. Denilebilir ki; Türkiye'de anayasaların kurucu iktidarının bir unsuru olarak toplum kendisindeki bu gücü edimselleştirememiş, devlet de bu edimin gerçekleşmesi ihtimaline hep endişe ile bakmıştır.
As an inevitable result of living in a society, the separation of governing and being govern is often seen as a process in favor of those who govern. But just as the governed ones cannot remain outside the system, the rulers have been bound by certain customs, traditions, laws or rules in every period of history. While all these rules, bases or commands make the governed ones a part of the constituent power that forms the basis of the established power; these rules or bases are also the source of the legitimacy of those who govern. This In line with this, the constituent power can only be used to make constitutions in the modern sense going beyond a reference, in almost every period of the exercise of political power legitimacy condition. The constituent power topic, which is very little studied in our country, has been handled in relation to modern constitutionalism in connection with the previous statement and only in relation to the technical part of the issue. Işsevenler (2019), who handles the constitutive power in its philosophical dimension, examines its philosophy by going beyond the technical dimension of the subject. The constitutive power is passed through a philosophical analysis within the framework of the theory of causes and the potential-effect opposition. This analysis allows us to reveal the difference between traditional and modern periods. In addition, as a whole of binding rules, the constitution, rules, practices, such as whatever name, make it possible to examine the legal legislation that determines the relationship between the governing and the governing from all angles. In this study, in line with Işsevenler's perspective, the traditional and modern periods of the Ottoman Empire and the constitutive powers in the Republic of Turkey were analyzed. It can be said that; as an element of the founding power of the constitutions in Turkey, the society has not been able to actualize this power in itself, and the state has always looked at the possibility of this actualization with concern.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Public Administration |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | November 30, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Volume: 1 Issue: 1 |