As one of the most frequently reinterpreted love stories in Eastern literatures, Laylā and Majnūn presents a rich textual tradition in which historical narratives and literary fiction are intricately intertwined. This account has been reimagined across different periods, thereby becoming a significant cornerstone of both classical and modern literatüre. This study examines the historical authenticity and literary transformation of Laylā and Majnūn, one of the most well-known and influential love stories in classical Arabic literature. Beginning with its origins in the culture of the Arab desert, the narrative’s reconfigurations in Persian, Turkish, and Urdu literatures are explored within the context of historical accounts, poetic transmission, and cultural interaction. The conflicting reports found in historical sources regarding Majnūn’s identity and the authenticity of the poems attributed to him are analyzed, particularly through the evaluations of early scholars such as al-Aṣmaʿī (d. 216/831), al-Jāḥiẓ (d. 255/869) and Abū al-Faraj al-Iṣfahānī (d. 356/967). These sources reveal that the narrative functions not only as an individual love tragedy but also as a form of literary resistance against prevailing social norms. The transition of the narrative from oral tradition to written literature is interpreted as a complex literary structure shaped by the tension between personal desire and collective values. In classical works such as Fuzuli’s Mathnawī, the mystical and Sufi dimensions of the story come to the fore, while in the modern period, the tale has been reproduced through new narrative forms in cinema, television, and digital media. These modern adaptations demonstrate the story’s capacity to convey both a universal theme of love and a profound commentary on the individual's struggle with society. Accordingly, the primary aim of this study is not merely to question whether Laylā and Majnūn is a historical or fictional narrative, but rather to explore how these two aspects complement each other and how the story maintains its continuity within cultural memory. Ultimately, it is concluded that the narrative possesses a fluid structure that bridges historical reality and literary fiction, thereby sustaining its relevance as a universal archetype of love across time and cultures.
Language and Literature Laylā and Majnūn Historical Reality Literary Fiction Cultural Heritage
Doğu edebiyatlarının en çok işlenen aşk hikâyelerinden biri olan Leylâ ile Mecnûn, tarihsel rivayetlerle edebî kurgunun iç içe geçtiği zengin bir metin geleneği sunmaktadır. Bu anlatı, farklı dönemlerde yeniden yorumlanarak hem klasik hem de modern edebiyatın önemli yapı taşlarından biri hâline gelmiştir. Bu çalışma, klasik Arap edebiyatının en bilinen ve etkileyici aşk hikâyelerinden biri olan Leylâ ile Mecnûn anlatısının tarihî gerçekliğini ve edebî dönüşümünü incelemektedir. Anlatının ilk ortaya çıktığı Arap çöl kültüründen başlayarak, Fars, Türk ve Urdu edebiyatlarında nasıl yeniden biçimlendiği; tarihsel rivayetler, şiirsel aktarım ve kültürel etkileşim bağlamında ayrıntılı bir şekilde ele alınmıştır. Mecnûn’un kimliğine dair tarihî kaynaklarda yer alan çelişkili rivayetler ve ona atfedilen şiirlerin özgünlüğü, özellikle Asmaî (ö. 216/831), Câhiz (ö. 255/869) ve Ebü’l-Ferec el-İsfahânî (ö. 356/967) gibi erken dönem Arap edebiyatı âlimlerinin değerlendirmeleri ışığında analiz edilmiştir. Bu kaynaklar, anlatının yalnızca bireysel bir aşk trajedisi değil, aynı zamanda dönemin sosyal normlarına karşı gelişen bir edebî direniş örneği olduğunu da ortaya koymaktadır. Anlatının sözlü kültürden yazılı edebiyata geçişi, bireysel arzular ile kolektif değerler arasındaki gerilim ekseninde şekillenen çok yönlü bir edebî yapı olarak değerlendirilmiştir. Fuzûlî’nin (ö. 963/1556) mesnevisi gibi klasik eserlerde bu anlatının tasavvufî boyutu ön plana çıkarken; modern dönemde sinema, televizyon ve dijital medya gibi çeşitli kitle iletişim araçları sayesinde hikâyenin yeni anlatı formlarında yeniden üretildiği gözlemlenmiştir. Bu modern uyarlamalar, anlatının hem evrensel aşk temasına hem de bireyin toplumla olan çatışmasına dair güçlü göndermeler barındırdığını göstermektedir. Bu bağlamda çalışmanın temel amacı, Leylâ ile Mecnûn hikâyesinin yalnızca tarihsel ya da kurmaca bir anlatı olup olmadığını sorgulamakla sınırlı değil, bunun ötesinde, bu iki yönün birbirini nasıl tamamladığını ve anlatının kültürel bellekteki sürekliliğini nasıl sağladığını da ortaya koymaktır. Sonuç olarak, anlatının hem tarihsel gerçeklik hem de edebî kurgu açısından geçişken bir yapıya sahip olduğu; bu özelliğiyle çağlar boyunca farklı coğrafya ve kültürlerde evrensel bir aşk örneği olarak güncelliğini ve etkisini koruduğu tespit edilmiştir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Arabic Language and Rhetoric |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Early Pub Date | September 28, 2025 |
Publication Date | September 30, 2025 |
Submission Date | April 25, 2025 |
Acceptance Date | September 22, 2025 |
Published in Issue | Year 2025 Volume: 9 Issue: 3 |
Türkiye Journal of Theological Studies is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License (CC BY NC).