The sociological imagination is the effort to bring the effort of thinking into the social memory; in a sense, it is the writing of the history of the present. Everything that is envisioned about human beings also encompasses sociality in a sense. As social institutions, religion, law, politics, education, health, etc. are all the result of public consensus, unity of opinion and a collective consciousness. Society maintains the foundations of its existence, its realities and the meaning of social life through these institutions. Therefore, public preference determines the direction of individuals in life, and mass acceptance constitutes objective truths and social realities. Today, on the other hand, social reality is constructed through perception outside the usual historical and social accumulation. Here, the political institution is more active and dominant than other social elements. This is because the political mechanism is able to create religious, national and ethnic populisms by using its democratic legitimacy, power and authority in order to make it permanent. In order to mobilize large masses, some politicized social groups are made functional. These groups, which can be characterized as troll armies, constantly circulate politically motivated and professionally designed content on virtual platforms. The media and its derivatives are other tools that are used extensively in shaping mass psychology. In this article, it is aimed to discuss and summarize the relationship between post-truth, religion and society from a theoretical perspective. In this study, in which qualitative method is used, data sources and documents in the literature were collected for the purpose of literature review; finally, the information obtained was tried to be analyzed from a sociological perspective. The research is limited to the post-truth era as a sociological phenomenon and its religious social expansions. Our study primarily focuses on the objectivity of the relationship between “truth” and social reality. In addition, an effort has been made to show the misleading effects of the post-truth era, which is the subject of current debates on human and society. In order to contribute to the originality of the article, post-truth, which is widely discussed in the fields of politics, media and communication, has been tried to be discussed from the perspective of the relationship between religion and society. Finally, it has been pointed out how religion, which gives meaning to social life, has been transformed into an instrumental “loss of truth” with the post-truth period and its consequences.
Sosyolojik tahayyül, düşünme gayretinin toplumsal hafızaya kazandırılması; yani bir anlamda bugünün tarihinin yazılmasıdır. İnsana dair tasavvur edilen her şey bir manada toplumsallığı da kapsar. Toplumsal kurumlar olarak din, hukuk, siyaset, eğitim, sağlık vb. kurumların tümü umumun uzlaşısı, fikir birlikteliği ve kolektif bir şuurun sonucudur. Toplum, var oluşunun temellerini, gerçekliklerini ve sosyal hayatın anlamını bu kurumsallıklar üzerinden sürdürmektedir. O halde kamuoyu tercihi bireylerin hayattaki istikametlerini belirlemekte; kitlesel kabuller ise nesnel hakikatleri ve toplumsal gerçeklikleri meydana getirmektedir. Günümüzde ise toplumsal gerçeklik, alışılagelen tarihi ve toplumsal birikimin dışında algı ile inşa edilmektedir. Burada siyaset kurumu diğer toplumsal unsurlardan daha fazla aktif ve baskın konumdadır. Çünkü siyaset mekanizması, demokratik meşruiyete dayanan süreli meşruiyet, güç ve iktidarını kalıcı kılmak maksadıyla kullanarak; dinî, milli ve etnik popülizmleri oluşturabilmektedir. Büyük kitleleri harekete geçirmek içinse bazı politize edilmiş toplumsal gruplar fonksiyonel kılınmaktadır. Troll ordusu olarak nitelenebilecek bu gruplar sanal mecralarda siyasi güdümlü ve profesyonelce tasarlanmış içerikleri sürekli olarak dolaşıma sokmaktadırlar. Medya ve türevleri ise kitle psikolojisini şekillendirmede fazlaca kullanılan diğer araçları ifade etmektedir. Bu makalede post gerçeklik (post-truth), din ve toplum ilişkisinin kuramsal perspektiften ele alınması ve özetlenmesi amaçlanmaktadır. Nitel yöntemin kullanıldığı bu çalışmada literatür taraması maksadıyla alan yazında yapılmış olan veri kaynakları ve dokümanlar toplanmış; nihayetinde ise elde edilen bilgiler sosyolojik perspektiften çözümlenmeye çalışılmıştır. Araştırma sosyolojik bir olgu olarak post-truth çağ ve dinî toplumsal açılımları özelinde sınırlandırılmıştır. Çalışmamızda öncelikli olarak "hakikat" ve toplumsal gerçeklik ilişkisinin nesnelliği üzerine durulmuştur. Buna ek olarak güncel tartışmalara konu olan post-truth çağın insan ve toplum üzerindeki yanıltıcı etkilerinin gösterilmesine gayret edilmiştir. Makalenin özgünlüğüne katkı sağlamak maksadıyla siyaset, medya ve iletişim alanlarında fazlaca tartışılan post gerçeklik, din ve toplum ilişkisi perspektifinden ele alınmaya çalışılmıştır. Son olarak ise toplumsal hayata anlam katan dinin post gerçek dönem ve getirileri ile nasıl bir "hakikat yitimi" araçsalına dönüştürüldüğüne dikkat çekilmiştir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies (Other) |
Journal Section | Araştırma Makalesi |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2024 |
Submission Date | August 9, 2024 |
Acceptance Date | October 31, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 11 Issue: 2 |