Abstract
Anadolu’da İslam konusu herhalde en çok İslami farklılaşma boyutuyla dikkat çeker. Fuat Köprülü’den beri araştırmacıların üzerinde epey mesai harcadığı konu bilhassa söz konusu farklılaşmanın temsilcileri, ayırt edici özellikleri ve kökenleri üzerinde yoğunlaşmıştır. Farklılığı karakterize etmek için uygun görülen kavramlar üzerindeki tartışmalar da halen canlılığını muhafaza etmektedir. Ahmet yaşar Ocak konunun hemen her boyutuyla ilgilenen ve eserler veren bir araştırmacı olarak bahse konu tartışmaların hemen hepsine muhatap konumundadır. Ocak konuyu hem tasavvufi hem de ehl-i ilm temsilcileri üzerinden ele alırken İslami farklılığın bir tipolojisini de oluşturur. Meslekten temsilciler olarak ele aldığı Kalenderileri marjinal sufilik şeklinde kavramsallaştırırken, Melamiler, Hamzaviler, Gülşeniler ve ulemadan bazı bireysel çıkışları da Osmanlı döneminin kendi terminolojisiyle, zındıklık ve mülhidlik kapsamında değerlendirir. Bu nitelemelerin temel dayanağı olarak da Kalenderilerde şeriat ve örf dışı tutum ve davranışları hatta toplum karşıtlığını, yine Melamilerde şeriata mesafeli duruşu, fakat hemen hepsinde ise farklı boyutlarda da olsa aşırı panteizmi çağrıştıran inanç ve düşüncelerini öne çıkarır. Söz konusu ayırt edici özelliklerin nereden kaynaklandığı meselesini de hem İslam öncesi inanışların tesiri üzerinden hem de İslami dönemdeki uzantıları ile birlikte ve zaman içerisindeki yeni şekillenmeler çerçevesinde ele alır.