Türkiye’nin Suriye’de YPG’ye karşı başlattığı Barış Pınarı Operasyonuyla beraber ‘Türkler’ ve ‘Kürtler’, Batı medyası ve siyasi çevreler tarafından yaygın bir şekilde ve söylemsel olarak iki karşıt grup olarak tasvir edildi. Amerikan Başkanı Donald Trump, ‘Türkler’ ve ‘Kürtlerin’ yüzyıllardır birbirleriyle savaştığını ve bundan dolayı ‘tabii hasımlar’ olduklarını bile iddia etti. Ancak milliyetçilik çağı öncesinde gevşek bağlarla bağlı birer sosyal bütünsellik olan ‘Türkler’ ve ‘Kürtlerin’ karmaşık tarihsel ilişkileri bu tarz temelsiz ve zayıf iddiaları çürütmektedir. Bu çalışma Türk/Türkmen toplum ve siyasi teşekküllerin Kürt kollektiviteleri ile modern millet ve milliyetçiliğin doğuşuna kadar olan dönemdeki karşılıklı ilişkilerini kimlik temelli bir perspektiften tarihsel olarak incelemektedir. Böylece bu makale, Türk hükümetinin Türkiye’nin içerisindeki ve dışarısındaki Kürtler ile olan ilişkilerini besleyen fikri ve söylemsel bağlamı ortaya koymaktadır. Güncel basın ve akademik literatürdeki büyük problem, ilgili aktörlerin birbirlerini algılama biçimleri ile mevcut siyasi tercihlerini besleyen tarihsel arka plan bilgisinin göz ardı edilmesidir. ‘Çözüm süreci’, ‘koruculuk sistemi’ ya da farklı Kürt grupların İran ve Türkiye arasında konumlanması gibi bugünün olgu ve olayları bazen tarihte daha önce gerçekleşmiş olaylara benzemektedir. Bu çalışma bahsedilen boşluğu doldurmaya bütüncül bir katkı için karşılıklı ilişkilerin tarihsel bir hülasasını ortaya koyacaktır.
Following Turkey’s recent military operation in Syria (Operation Peace Spring) against the YPG forces, the ‘Turks’ and the ‘Kurds’ have widely and discursively been dichotomized by the Western media outlets and political circles. The US President Donald Trump even claimed that the ‘Turks’ and the ‘Kurds’ have been fighting for hundreds of years, and that they are ‘natural enemies’. However, the complex historical relationship of the ‘Turks’ and the ‘Kurds’, as loosely connected social totalities before the age of nationalism, refutes such sloppy and feeble contentions. This work presents an identity-driven historical survey of Turkish/Turkmen societies’ and polities’ interrelations with Kurdish collectivities until the emergence of modern nationhood and nationalism. In doing so, this article provides an ideational and narrational context feeding the Turkish government’s contemporary relationship with the Kurds inside and outside of Turkey. The major complication in journalistic and academic literature is the lack or omission of historical background knowledge informing current policy choices influenced by how relevant actors historically perceive each other. Today’s incidents and facts such as ‘solution process’, ‘village guard system’ or different Kurdish collectivities’ positioning between Iran and Turkey are sometimes akin to precedent events in history. This work aims to be a holistic contribution to fill this gap and to provide a succinct historical overview of interrelations.
Turkish-Kurdish Relations Identity Historical Analysis Discourse
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2020 |
Kabul Tarihi | 1 Nisan 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 |
TOÇD'nde yayınlanan makaleler Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.