Araştırma Makalesi
BibTex RIS Kaynak Göster

Bölgesel Dönüşüm Süreci ve Körfez Güvenliği

Yıl 2016, Cilt: 3 Sayı: 1, 9 - 38, 15.10.2016

Öz



Körfez ülkeleri son dönemde Ortadoğu’daki gelişmelerin bir
sonucu olarak ulusal güvenliklerine dair ciddi tehditler algılamaktadırlar. Bu
güvenlik endişeleri (ayaklanmalar, İran nükleer anlaşması ve bölgedeki vekalet
savaşları) Körfez ülkelerini yeni güvenlik politikası arayışına yöneltmektedir.
Bu çerçevede ABD’ye dayalı tek boyutlu güvenlik politikalarını terk etme
eğilimine girildiği görülmektedir. Bu yeni politikayı “savunmacı aktivizm”
olarak isimlendirmek mümkündür.



Savunmacı aktivizm politikalarının sonucu olarak
Körfez ülkeleri öncelikle Arap Baharı’nda –İhvan özelinde– sorunun kaynağı
olarak görülen aktörlerin sistem dışına itilerek tasfiye edilmesine
yöneldi.İkinci olarak, İran nükleer anlaşması sonrasında bölgesel ve küresel
denklemi de göz önüne alarak silahlanma artışını önceledi. Üçüncü olarak ise,
ABD ile yıl içerisinde gerginlikler yaşayan Körfez ülkeleri hem silahlanmada
çeşitlilik hem de güvenlik merkezli yeni ortak arayışlarına yöneldi.



Körfez ülkelerinin en
hassas oldukları İran tehdidine yönelik bölgede üretmeye çalıştıkları cevaplar
bir yandan refleksif güç kullanımının öne çıkmasına diğer yandan Yemen
örneğinde görüldüğü üzere stratejik plan yetersizliğinin tezahürü olarak
oldukça büyük bir maliyetin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Dolayısıyla
bölgesel düzenin yeniden şekillendiği Arap Baharı sonrası süreçte Körfez
güvenlik mimarisine, bölge ülkelerinin yeni oluşan tehdit algılarına ve bu
tehdit algılarının yol açacağı muhtemel tepkilere yakından bakılması büyük önem
arz etmektedir

Kaynakça

  • Talha Köse, “İran Nükleer Mutabakatının Muhtemel Bölgesel Sonuçları”, SETA Perspektif, Sayı: 110 (Temmuz 2015).

Regional Transformation and Gulf Security

Yıl 2016, Cilt: 3 Sayı: 1, 9 - 38, 15.10.2016

Öz



As a result of recent developments in the Middle
East, Gulf countries have been perceiving serious threats to their national
security. These security worries (uprisings, the Iranian nuclear deal, and proxy
war in the region) are causing Gulf countries to search for new security
policies. Within this frame, a leaning towards a uni-dimensional security
policy dependent on the USA has been observed. It is possible to name this new
policy as “defensive activism”.



As a result of defensive activism, Gulf countries
first expelled the actors regarded as being the sources of problems during the
Arab Spring, targeting particularly the Muslim Brotherhood. Secondly, it
prioritized the increase of armament in the aftermath of the Iranian nuclear
deal in the new regional and global context. Thirdly, Gulf countries have begun
looking for both variety in their armament as well as new partner centered
around security due to the tensions they have experienced with the US in the
past year.



The responses that Gulf countries have been trying
to create against their most sensitive issue of the Iranian threat has caused
the reflexive use of force to come to the forefront on one hand and the
appearance of huge costs due to the lack of strategic planning, as seen in the
Yemen example, on the other. Thus, in the period after the Arab Spring when the
regional order has been re-shaped, it is of great importance to consider the
Gulf security construction by paying close attention to the threat perceptions
of the region’s countries and the possible reactions these perceptions will
cause.

Kaynakça

  • Talha Köse, “İran Nükleer Mutabakatının Muhtemel Bölgesel Sonuçları”, SETA Perspektif, Sayı: 110 (Temmuz 2015).
Toplam 1 adet kaynakça vardır.

Ayrıntılar

Bölüm Makaleler
Yazarlar

Abdullah Erboğa

Yayımlanma Tarihi 15 Ekim 2016
Kabul Tarihi 15 Eylül 2016
Yayımlandığı Sayı Yıl 2016 Cilt: 3 Sayı: 1

Kaynak Göster

APA Erboğa, A. (2016). Bölgesel Dönüşüm Süreci ve Körfez Güvenliği. Türkiye Ortadoğu Çalışmaları Dergisi, 3(1), 9-38.

Creative Commons Lisansı

TOÇD'nde yayınlanan makaleler Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.