The purpose of this study was to investigate the predictive role of emotional intelligence and creativity levels of secondary grade students on their life satisfaction. This correlational study was conducted with a sample of 225 secondary students (106 female and 119 male) during the 2009-2010 academic year. Data were collected from the participants using the following instruments: “Emotional Intelligence Test Modified EI Scale Turkish Form”, “How creative are you?”, “The Satisfaction with Life Scale (SWLS) and “Personal Demographic Information Sheet”. The data were examined utilizing the t-test, Pearson correlation, ANOVA and regression analyses. As a result of the analyses, a significant relationship was observed between the emotional intelligence lower dimension and creativity level of students and life satisfaction level (r= 0,38, r2 = 0,15, p<.01). The results also suggested that the creativity level of students had significant predictive value for life satisfaction levels (p< .005) but the correlation among these two variables was strongly negative (t= -2,66). Additional findings of this study were that levels of optimism and expressing feelings from lower dimensions of emotional intelligence scale were significant predictors of life satisfaction level of students (p<.05). These findings also suggest that level of enjoyment of feeling from lower dimensions of emotional intelligence is not significantly related to life satisfaction (p>.05). According to standardized regression coefficient (β), when the order of importance for variables that predict life satisfaction of students are observed, the level of expressing feelings ranks first, optimism ranks second and Creativity ranks third.
Bu çalışmada orta öğretim kademesindeki öğrencilerin duygusal zeka ve yaratıcılık düzeylerinin yaşam doyum düzeylerini yordama gücünün incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırma ilişkisel tarama modelinde olup, 2009–2010 eğitim öğretim yılında Tokat İl Merkezinde Milli Piyango Fen Lisesinde öğrenim gören öğrencilerden 106 kız ve 119 erkek olmak üzere toplam 225 öğrenciden oluşan çalışma gurubu ile yürütülmüştür. Araştırmada veri toplama araçları olarak; duygusal zeka düzeylerini ölçmek amacıyla ve diğerleri (2004) tarafından yeniden düzenlenmiş versiyonunun Türkçeye uyarlama çalışmasını Göçet’in (2006) yaptığı “Duygusal Zeka Testi”, kullanılmıştır. Yaratıcılık düzeylerini ölçmek amacıyla ise Whetton ve Cameron (2002) tarafından geliştirilip Aksoy (2004) tarafından Türkçeye uyarlanan “Yaratıcılık Ölçeği” yaşam doyum düzeylerini ölçmek amacıyla Diener ve arkadaşları (1985) tarafından geliştirilen ve Kökler (1991) tarafından Türkçeye uyarlama çalışması yapılan “Yaşam Doyumu Ölçeği” kullanılmıştır. Öğrencilerin demografik bilgilerine (cinsiyet, algılanan ekonomik düzey (Üst, Orta, Alt) doğum sırası ve anne-babanın birlikteliği) ilişkin sorular ise araştırmacı tarafından geliştirilen kişisel bilgi formu ile ulaşılmıştır. Yapılan analizler sonucunda, öğrencilerin duygusal zeka alt boyutları ve yaratıcılık düzeyleri ile öğrencilerin yaşam doyumu düzeyleri arasında anlamlı ilişki olduğu tespit edilmiştir (r= 0,38, r2 = 0,15, p<.01). Regresyon analizi sonuçlarına göre öğrencilerin yaratıcılık düzeylerinin yaşam doyum düzeylerinin ters yönde anlamlı bir yordayıcısı olduğu bulgusuna ulaşılmıştır (t= -2,66; p< .005). Ayrıca duygusal zeka ölçeği alt boyutlarından iyimserlik ve duygularını ifade etme düzeylerinin üstün yetenekli öğrencilerin yaşam doyum düzeyinin anlamlı bir yordayıcısı olduğu tespit edilmiştir (p<.05). Ancak duygusal zeka alt boyutlarından duygulardan faydalanma düzeyinin öğrencilerin yaşam doyumlarını anlamlı yordamadığı, sonucuna ulaşılmıştır (p>.05). Araştırma bulgularına dayanarak anne-babaların ve öğretmenlerin duygusal zeka ve duygusal zekanın geliştirilmesi konusunda bilinçlendirilmeleri üstün yetenekli öğrencilerin derslerin dışındaki yaşam doyumlarını olumlu etkileyebilecek sosyal aktivitelere katılımının desteklenmesi önerilmektedir.
Primary Language | English |
---|---|
Journal Section | Makaleler |
Authors | |
Publication Date | May 27, 2012 |
Published in Issue | Year 2012 Volume: 4 Issue: 37 |
!! From 30 November 2023, English language proofreading will be required for accepted articles to ensure language quality.