Türk yazınının
usta kalemi Orhan Kemal, uzun anlatı biçiminde 1954 yılında yazmış olduğu 72. Koğuş adlı eserinde hapishane ortamı
ve mahkûmlar arasındaki ilişkiler aracılığıyla pek çok insanlık durumunu
gerçekçi ve yalın bir üslupla anlatır. Yazarın dili yoksullukla ve
eğitimsizlikle boğuşan yaşamların dili, var olma serüveninin bir anlatısıdır.
Hırsızlık ve cinayet gibi çeşitli suçlardan bir araya gelen suçluların söylemi,
umutsuzlukla yaşamaya çalışan ve insani vasıflarını yitirenlerin
betimlemesidir. Eser yoğunluklu olarak argo, deyim ve atasözü gibi kalıplaşmış
dil birimleri ve kültürel ifadelerle bezenir ve gerçekçi bir anlatı niteliğine
bürünür. Böyle zengin bir anlatının çeviri sürecinde çeşitli zorlukların
doğması da olasıdır. Bu çalışmada, kaynak ve The Prisoners adlı erek metinde yer alan deyimler karşılıklı olarak
ele alınmaktadır. Kuramsal çerçevede öncelikle çeviribilim araştırmacısı Mona
Baker’in (1992/2006) deyimlerin çevirisi ile ilgili önerdiği stratejilere
değinilmektedir. Bu bölümde deyimlerin çevirisindeki zorluklar vurgulanırken
kullanılabilecek çeviri stratejilerine de detaylı olarak yer verilmektedir.
Daha sonra “çevirmenin sesine” (Theo Hermans, 1996) kulak verilerek çevirmenin
kendi söylemi veya anlatımıyla metinde varlığına ilişkin izlere
odaklanılmaktadır. Yapılan incelemeler sonucunda, çevirmenin hangi stratejileri
kullanma yönünde kararlar aldığına ilişkin değerlendirmelerde bulunulmakta ve
çeviri pratiğinin betimlenmesi amaçlanmaktadır. Ayrıca çevirmen kararları
ışığında, yazarının sesinin yanında çevirmenin kendi sesini çeviri metinde
duyurduğuna dikkat çekilmekte ve böylelikle metnin yeniden anlatanı olup
olamayacağı tartışmaya açılmaktadır.
Orhan Kemal Deyim Çevirisi Çeviri Stratejileri Çevirmen Sesi Metnin Yeniden Anlatanı Olarak Çevirmen
Journal Section | Article |
---|---|
Authors | |
Publication Date | June 30, 2017 |
Published in Issue | Year 2017 Volume: 19 Issue: 1 |