This study argues that Ahmet Hırçın’s suicide in Ferit Edgü’s short story “Yitik Gün”, which contains surreal elements, should not be interpreted as a failure, contrary to existing literature, but rather as a transitional phase toward ethical existence in the Kierkegaardian sense. The analysis first examines Hırçın’s suicide from a Nietzschean perspective, focusing on the opposition between the Apollonian and Dionysian principles. In this context, Hırçın’s inability to conform to the symbolic order demanded by Apollonian culture is explored through the framework of Dionysian ecstasy. It is asserted that the conflict between Apollonian and Dionysian elements results in a creative destruction, as Hırçın’s act of self-annihilation represents an attempt to detach himself from all identities and statuses imposed by the symbolic order. The story, which is also analyzed through Durkheim’s theory of suicide, briefly incorporates Ferit Edgü’s approach to nature alongside Rousseau’s views. The discussion then draws upon the distinction between acting out and passage à l’acte in psychoanalysis, suggesting that Hırçın’s suicide can be interpreted as passage à l’acte since his act signifies an attempt to escape the rigid reality of the symbolic order and to erase himself within the Other. Having transcended all signifiers, Hırçın assumes responsibility through the act of suicide, detaching himself from imposed identities and statuses, which is interpreted as an entry into the domain of good faith in the Sartrean sense. Indeed, given that human reality is discovered through a confrontation with nothingness, Hırçın’s suicide is examined as an integral part of the process of subjectivation. In this regard, the surreal narrative element of Hırçın continuing to exist after death is analyzed through the concept of ethical existence in Kierkegaardian philosophy. His departure from an aesthetic life dominated by despair through an imaginary suicide is posited as a decisive act of self-selection, marking his transition into ethical existence within the realm of freedom. Ultimately, this study offers an alternative reading of “Yitik Gün” by evaluating the story through the lens of Dionysian elements and Kierkegaardian ethical existence, challenging the dominant interpretations in the existing literature.
Bu makalede Ferit Edgü’nün sürreal ögeler barındıran “Yitik Gün” adlı hikâyesinde Ahmet Hırçın’ın intiharının, literatürdeki yorumların aksine bir başarısızlık değil; Kierkegaardcı anlamda etik varoluşa geçiş aşaması olarak işlev gördüğü ileri sürülmüştür. Makalede Hırçın’ın intiharı ilkin Nietzscheci perspektiften Apollon ve Dionysos karşıtlığı bağlamında incelenmiştir. Bu açıdan Apollonik kültürün talep ettiği simgesel düzene uyum sağlayamayan Hırçın’ın intiharı, Diyonizyak bir esrime çerçevesinde ele alınmış ve Apollonik ile Diyonizyak olan unsurların çatışmasının yaratıcı bir yıkıma yol açtığı öne sürülmüştür. Zira Hırçın’ın öz-imhası, simgesel ağın kendisine yüklediği her türlü kimlik ve statüden ayrılma çabasını ifade etmektedir. Durkheim’ın intihar teorisi üzerinden de ele alınan hikâyede Ferit Edgü’nün doğaya yaklaşımıyla Rousseau’nun görüşlerine de kısaca yer verilmiştir. Ardından psikanalizde eyleme dökme ve eyleme geçme ayrımından yola çıkılarak Hırçın’ın intiharının eyleme geçme olarak değerlendirilebileceği ifade edilmiştir. Zira Hırçın, intiharıyla simgesel ağın katı gerçekliğinden sıyrılma çabasıyla Öteki’deki kendini silme amacındadır. Artık herhangi bir gösteren aracılığıyla kuşatılamayan Hırçın’ın imgesel anlamda intihar edimiyle sorumluluğu üstlenerek kendisini kuşatan kimlik ve statülerden ayrılması, Sartrecı anlamda iyi niyetin bölgesine girmesi olarak yorumlanmıştır. Nitekim insanın gerçekliği hiçliğin içinden geçerek keşfedildiği için Hırçın’ın intiharı, özneleşme sürecinin bir parçası olarak ele alınmıştır. Bu anlamıyla hikâyenin sürreal yapısını oluşturan Hırçın’ın ölümün ardından yaşamaya devam etmesi, Kierkegaard’ın etik varoluş kavramı çerçevesinde değerlendirilmiştir. Umutsuzluğun hâkim olduğu estetik yaşamdan imgesel intiharıyla sıyrılan Hırçın’ın özgürlük içinde kendisini seçerek etik yaşama adım attığı ileri sürülmüştür. Sonuç olarak bu makale “Yitik Gün” hikâyesini Diyonizyak unsurlar ve Kierkegaardcı etik varoluş perspektifinden değerlendirerek literatürdeki mevcut görüşe alternatif bir okuma sunmaktadır.
| Primary Language | Turkish |
|---|---|
| Subjects | Modern Turkish Literature in Turkiye Field |
| Journal Section | Research Articles |
| Authors | |
| Early Pub Date | July 21, 2025 |
| Publication Date | July 23, 2025 |
| Submission Date | March 2, 2025 |
| Acceptance Date | May 7, 2025 |
| Published in Issue | Year 2025 Volume: 15 Issue: 30 |