Video sanatı, 20. yüzyılın ikinci yarısında, özellikle 1960’larda Nam June Paik gibi öncü sanatçıların çalışmalarıyla sanat ortamında görünürlük kazanmış ve hareketli görüntüyü sanatsal ifade aracı olarak kullanan bir disiplin olarak gelişmiştir. Bu üretimler, başlangıçta sergi salonları ve galerilerle sınırlı bir dolaşım alanına sahipken, dijital teknolojiler ve internetin yaygınlaşmasıyla birlikte çevrim içi platformlarda da temsil edilmeye başlanmıştır. Bu süreç, video sanatının bireysel içerik üretimleriyle kesiştiği ince bir çizgiye evrilmesine zemin hazırlamıştır. Yakın dönem pratiğinde, sosyal medya tabanlı video üretim araçları ve şablonları, üretim sürecini teknik olarak erişilebilir ve hızlı hâle getirmiştir. Ancak bu tür içerikler, biçimsel olarak sanatsal video üretimlerine benzer nitelikler taşısa da Refik Anadol gibi sanatçıların eserlerinde görülen estetik ve kavramsal derinliği çoğunlukla barındırmamaktadır. Bu durum, video sanatının bireysel yaratımdan kitlesel tüketime uzanan dönüşümünde, estetik değer ile popüler üretim arasındaki ayrışmanın önemli bir göstergesini oluşturmaktadır. Bu çalışma, sanatsal video üretimi bağlamında Refik Anadol’un Machine Hallucinations: NYC başlıklı yapıtı ile sosyal medya odaklı popüler video üretim araçlarından biri olan CapCut şablonlarını karşılaştırmalı olarak incelemeye çalışmaktadır. Çalışmada, sinematik biçimin etkileşim dinamiklerindeki rolü analiz edilmekte, sanatsal özgünlük, estetik değer ve kitlesel üretim pratikleri arasındaki farklılaşma ve kesişim alanları kuramsal bir çerçevede tartışılmaktadır. Böylece, video sanatının tarihsel bağlamdan güncel üretim pratiklerine uzanan dönüşümü, biçimsel yapı ve izleyiciyle kurulan görsel-işitsel ilişki açısından değerlendirilmektedir.
This study examines the transformation of narrative and stylistic structures in Tim Burton’s cinema Video art emerged in the second half of the 20th century, gaining visibility in the art world particularly through the works of pioneering artists such as Nam June Paik in the 1960s. Initially confined to exhibition halls and galleries, these productions expanded their presence to online platforms with the proliferation of digital technologies and the internet. This shift has brought video art into closer proximity with individual content production, creating a fine line between the two. In recent practice, social media-based video production tools and templates have made the production process technically accessible and fast. However, while such content may resemble artistic video works in form, it often lacks the aesthetic and conceptual depth observed in the works of artists like Refik Anadol. This difference reflects a significant distinction between aesthetic value and popular production within the transformation of video art from individual creation to mass consumption. This study aims to conduct a comparative analysis of Refik Anadol’s Machine Hallucinations: NYC and CapCut templates, a widely used social media video production tool. It examines the role of cinematic form in interaction dynamics and discusses, within a theoretical framework, the points of divergence and convergence between artistic originality, aesthetic value, and mass production practices. In doing so, it evaluates the transformation of video art from its historical context to contemporary production practices in terms of formal structure and the audiovisual relationship established with the viewer.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Communication Theories, Digital Advertising |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | September 30, 2025 |
Submission Date | July 14, 2025 |
Acceptance Date | September 22, 2025 |
Published in Issue | Year 2025 Volume: 10 Issue: 25 |