Toplumsal Cinsiyet çalışmaları içerisinde cinsiyet
(sex) ve toplumsal cinsiyet (gender) ayrımı ‘toplumsallaşma’ süreci ile ortaya
konan ‘kadın’ ve ‘erkek’ rolleri üzerinden kendisini üretmektedir. Kadın ve
erkek rollerinin toplumda üretimi ve yeniden üretimi; aile, okul, arkadaş
grupları, iş ortamı kısacası “devletin ideolojik aygıtları” aracılığıyla
gerçekleşmektedir. Biyolojik olarak tamamen rastlantı sonucu oluşan cinsiyetler
üzerinden kendine yaşam alanı bulan toplumsal cinsiyet, inşa edilen bir
kavramdır. Toplumsal cinsiyet, sosyalleşme sürecinde dinamikliğini ve
devamlılığını okul, arkadaş grupları, aile gibi kurumlar tarafından kazandığı gibi
‘medya’nın yeniden üretimdeki yeri de oldukça önemlidir. Her kültür seviyesi
ile iletişime girebilen ve bu ilişkiyi doğrudan birey ve bireyin bilinç altı
ile kurduğu kabul edilen görsel ve işitsel faaliyetler, toplumsal cinsiyetin
yeniden üretimine yardımcı olur. Medyanın belirlemeciliği, Stuart Hall’un
“şifreleme ve deşifreleme” (encoding-decoding)
kuramı üzerinden toplumun şekillenmesi, izleyiciye yani topluma verilen kodlar
ile yeniden üretilmesi süreci çalışmanın
temel hareket noktası olarak alınmaktadır. Bu sürecin ve kodların algılanması,
toplumsal cinsiyet rollerinin doğru ve sorgulanarak değerlendirilmesini
sağlayacaktır. Bu çerçevede, “şifreleme ve deşifreleme” kuramı üzerinden toplumsal cinsiyet rollerinin değerlendirilmesi yapılacaktır.
Toplumsal Cinsiyet Kimlik Toplumsallaşma Süreci Şifreleme-Deşifreleme Medya
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 5 Nisan 2020 |
Gönderilme Tarihi | 31 Ekim 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 24 Sayı: 1 |