Arnavutlar arasında kan davaları geleneksel yapanın hakim olduğu Kosova vilayetinin kuzey bölgelerinde yaygın bir toplumsal gerçeklikti. Kan davaları gelenek ve ananenin bir sentezi olan Lek Dukakin kanunundan beslenmekteydi. Kan davaları 19. yüzyıla gelindiğinde Osmanlı modernleşmesi ve merkezîleşmesiyle çatışan bir olgu haline geldi. Osmanlı devleti kan davalarını çözmek için yerel gelenek ve kanunlarla eklemlenebilen esnek bir politika geliştirdi. Bu bağlamda Arnavutların yaşadığı hudut bölgelerinde kamu düzenini bozan kan davalarını çözmek için II. Abdülhamit döneminde Musalaha-i Dem Komisyonları kuruldu. Komisyonların kan davalarını çözme de başarı sağlaması üzerine komisyonlar 1908 Temmuzunda Meşrutiyetin yeniden ilanından sonra tekrar kuruldu. İttihatçılar Makedonya hinterlandındaki hudut boylarının güvenliği sağlamak kapsamlı bir entegrasyon politikasını uygulamaya koydu. Bu siyasetin başarılı olabilmesi için Arnavut bölgelerinde kamu düzeni ve asayişi tehdit eden kan davalarının çözülmesi gerekliydi. İttihatçılar sorunu II. Abdülhamit döneminde tecrübe edilen Musalaha-i Dem Komisyonlarını tekrar kurarak çözmeye çalıştı. Komisyonların kaldırılmasından sonra ceza hukuku ve mahkemeler devreye sokuldu. Ancak geleneksel yapının güçlü olduğu Arnavut bölgelerinde kan davalarının artarak devam etmesi sebebiyle Musalaha-i Dem Komisyonları 1910,1911 ve 1912 Arnavut isyanlarından sonra tekrar kuruldu. Bu çalışmada Meşrutiyetin yeniden ilanından sonra Osmanlı devletinin Kosova Arnavutları arasındaki kan davalarını çözme çabaları ve Musalaha-i Dem Komisyonlarının faaliyetleri arşiv belgeleri ışığında değerlendirilmiştir.
Cyprus, Blood feud cases were a common social reality among Albanians which was a traditional society in the northern regions of Kosovo district. Blood cases were being nourished from Lek Dukakin Law which was the synthesis of traditions and customs. In the 19th century, blood feud cases became a contesting phenomenon with the modernization and centralization concept of Ottomans. To settle the blood feud issue, Ottomans developed a flexible policy articulated with traditions and law. In this context, Musalaha-i Dem commissions were established to handle blood feud cases that disturb the peace in frontiers where Albanians reside. Commissions were re-established after the Second Constitution in July 1908 since they handled the cases in a good manner. To provide the security of frontiers in Macedonia hinterland, Unionists put a comprehensive integration policy into practice. For the success of that policy, it was necessary to resolve the blood feud issue which threatens the public order in Albanian regions. Unionists tried to overcome the matter re-establishing the Musalaha-i Dem commissions again. Criminal Law and courts were put into practice after the abolition of commissions. Yet, as a result of the increase in Albanian regions which the traditional structure had been efficient, Musalaha-i Dem commissions were reestablished just after the Albanian riots in 1910, 1911 and 1912. Ottoman Empire’s efforts to get handle of blood feud cases among Kosovo Albanians after the declaration of Constitutional Monarchy and the activities of Musalaha-i Dem commissions is studied in this paper in the light of archive documents.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Araştırma Makaleleri |
Authors | |
Publication Date | December 1, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 |
Belleten Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.