Tanrı tasavvuru, düşünce tarihinin en kadim meselelerinde biridir. Tanrının ne olduğu ve nasıl olduğu problemi, Sami dinlere has teolojik bir problem değildir. Problemim farklı nüvelerine çoğu felsefi doktrin ve mistik inanışta da rastlamak mümkündür. Kanaatimizce Tanrı tasavvurunu problem haline getiren iki önemli neden vardır: Birincisi, beşerin idrak yetersizliği, ikincisi de Tanrıyı betimleyen ilahi dilin yapısıdır. Tanrıyı tasvir eden pasajları literal okuyanlar Tanrıyı antropomorfizme ederken, dili salt tenzih zaviyesinden yorumlayanlar da Tanrıyı agnostizme varacak kadar soyutlaştırmışlardır. Teşbih ve tenzihin kafa kafaya çarpıştığı bir dönemde dünyaya gelen Fahreddîn er-Râzî, problemin çözümü hususunda fazla mesai harcayanlardır. Râzî, Allah tasavvuru hususunda Selef’in salt nakilci ve bila keyfi tutumunu Tanrının bilinmezliğine yol açıcı oluşundan eksik, aşırı tenzihçilerin salt soyut anlayışını da Tanrıyı agnostizme edeceğinden tutarsız bulmuştur. Râzî, “sıratu’l-müstakim” diye adlandırdığı tenzih kuramıyla hem salt tenzihe hem de salt teşbihe karşı çıkmıştır. O bu iki aşırı düşünceye alternatif ilahi hitabın Tanrı tasarımında öngördüğü tenzih-teşbih sentezine dayalı bir yöntem geliştirmiştir. Muhalefet doktrinine dayalı bu yöntemin en önemli dayanağı, Allah’ın benzersiz aşkınlığıdır. Bu çalışmada Tanrı tasavvurunun şekillenmesinde dâhili ve harici etmenlerin etkisinden, Tanrıyı betimleyen din dilinin yapısından ve Fahreddîn er-Râzî’nin tenzih-teşbih sentezine dayalı Tanrı tasavvuru üzerinde duracağız.
Başarılar dilerim
The God’s envisagement is one of the most ancient issues in the history of thought. The problem of what God is and how it is is not a theological problem peculiar to the Sami religions. It is possible to find different cores of the problem in most philosophical doctrines and mystical beliefs. In our opinion, there are two important reasons that make the God’s envisagement a problem: The first is the insufficiency of human understanding, and the second is the structure of the divine language that depicts God. While those who read the texts depicting God literally were anthropomorphism of God, those who interpreted the language only from pure goodness, also made God abstract enough to reach agnosticism. Fahreddîn er-Râzî, who was born in the world in a period when the simile and exoneration collided, was one of those who spent overtime working on the solution of the problem. Fahreddîn er-Razi found the predecessor's absolute transferer and arbitrary attitude about the imagination of God incomplete because it would cause the reconditeness of God, and the incomparable abstract understanding of excessive dishonests would also make God agnosticism. Râzî opposes both absolute simile and absolute exoneration with his exonerating theory which he calls “sirati'l-muktakim”. He developed a method based on the synthesis of exoneration (tenzih)- simile(teşbih), which is an alternative to these two extreme thoughts, in the design of God. The most important basis of this method based on the opposition doctrine is the unique transcendence of God. In this study, we will dwell on the imagination of God based on the influence of internal and external factors, the structure of the language of religion depicting God, and the synthesis of Fahreddin er-Razi’s exoneration (tenzih)- simile (teşbih)
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | February 28, 2022 |
Submission Date | December 13, 2021 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 6 Issue: 1 |
Our journal licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License