Seducing women / deadly women (femme fatale) theme (one of the main features of classical Hollywood cinema) is a response to the crisis of patriarch which becomes clear when the urbanization and consumption came to the forefront in 1930’s. It approves, as being the male dominant discourse’s phantasy, the power and ethics of this discourse in classical Hollywood movies. However, with the emergence of seducing woman characters in 1980’s, this characterization differs from the one in the 1940’s. The new woman character not only discards the male phantasy’s place as being a category only belong to men, but she realizes it. There is a fundamental difference between the two: First, far from threatening the male dominant discourse, it assures it; second, it puts an end to the male’s dominancy. And while doing so, puts itself in front of the male as an object (it commoditizes itself). The idea that “everything solid evaporates” spreads from commodity relations to the social life and family and destroys the patriarch. The reflections of this process show itself in the cinema and the evolution of seductive woman figure in Hollywood cinema confirms this. On the other hand it is possible to see image production evolves from representative phase to pornographic phase, from hidden image to the transparent image, to the image that stands there naked and never hiding anything behind. Finally, the fictionalization of the gaze between classical Hollywood cinema and today’s cinema may point to an ontological lapse in regard to women’s representations. However it is hard to say for this ontological lapse to cause a political/ideological disengagement on image production in Hollywood cinema.
Klasik Hollywood sinemasında ortaya çıkan temel izleklerinden birisi olan baştan çıkarıcı/ölümcül kadın (femme fatale) 1930’larda kentleşme ve tüketim olgusunun ön plana geçmesiyle de belirginleşmeye başlayan ataerkillik krizine bir yanıttır. Klasik filmlerde erkek egemen söyleme ait fantezinin bir ürünü olarak onun erki ve ahlakını onaylar. Özellikle 1980’lerde ortaya çıkmaya başlayan Hollywood filmlerindeki baştan çıkarıcı kadın karakter ise 1940’lardaki temsilinden ayrılır. Onlar erkek fantezisini erkeğe ait bir kategori olmaktan çıkartarak bizzat gerçekleştirirler. İkisi arasında böylelikle temel bir yapısal fark vardır; birincisi erkek egemen söylemi tehdit etmek şöyle dursun son kertede onu güvence altına alır, ikincisi ise erkeğin tüm egemenliğine son verir. Bunu yaparken de, kendisini, öncelikle erkeğin karşısına bir nesne olarak koyarak (kendisini metalaştırarak) gerçekleştirir. “Katı olan her şeyin buharlaştığı” yönündeki sav, meta ilişkileri düzleminden toplumsal hayat ve aileye de sirayet ederek ataerkil olanın gücünü yok ederken, bunun yansıması sinemada kendisini pek çok açıdan göstermektedir ki Hollywood sinemasında baştan çıkarıcı kadın figürünün evrimi de bunu ortaya koymaktadır. Diğer yandan da bu süreç boyunca görsel-işitsel imge üretiminin temsili düzeyden pornografi düzeye geçişinin, gizleyici imgeden şeffaf imgeye, tüm çıplaklığı ile karşımızda duran ve arkasında hiç bir şey barındırmadığı izlenimi veren bir imgeye geçtiğini görmek mümkündür. Son olarak da Klasik Hollywood sineması ile günümüz sineması arasında bakışın (gaze) kurgulanması noktasında söz konusu kadın figürü üzerinden ontolojik bir kaymaya işaret edilebilir. Ne var ki bu ontolojik kaymanın Hollywood sineması için imge üretiminde politik/ideolojik bir kopuşu meydana getirdiğini söylemek pek mümkün görünmemektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | February 20, 2015 |
Published in Issue | Year 2015 Volume: 8 Issue: 1 |
Address: Uşak University Graduate Education Institute
Telephone: 0276 221 21 60 Fax: 0276 221 21 61
E-mail: sosyaldergi@usak.edu.tr